Gönderi

342 syf.
2/10 puan verdi
·
Read in 35 hours
Zaman Kaybı Bir Wattpad Kitabı
Sevemediğim, çok bağ kuramadığım ve üzerine bir şeyler yazmaya üşendiğim kitaplar da oluyor okuduğum kitaplar arasında. Bazılarını hiç sevmesem de belki okuyanı çekecek bir tarafı olabilir hissini aldığım için kötü yorum yapmaktan imtina ettiklerim de oluyor. Fakat bazen arada karşıma bu tarz kitaplar çıkıyor ve kitabı okurken de, bitirdiğimde de tek düşündüğüm "Bu zaman aralığında çok güzel bir kitap okuyabilirdim." oluyor. Bu düşünce beni yeni yazarlar ve yeni diller keşfetmekten uzaklaştırıp tanıdığım, okumayı sevdiğim yazarlara ve türlere yönlendiriyor ki bir süre bu konfor alanında kalıyorum. Yani açıkçası hem okuduğum süre zarfını hem de bittikten sonra uzun bir süreyi etkileyen kitaplar oldukları için, bu kitapları kesinlikle okumayın demekten çekinmiyorum. Kitabı indirimde, arka kapak yazısını merak ederek almıştım. Güzel bir klasik kitabın üstüne, hızlıca bitebilecek bir gizem-gerilim romanı olduğunu düşünmüştüm fakat hayır, ne bir gizem öğesi var, ne de gerilim romanı diyebilirim. Kitabın başrolünde, 16 yaşında, arkadaşlarıyla eğlenmek için dışarı çıktığında kaçırılmış bir kız çocuğu var. Ve tabii ki ergenlik öfkesini asla kontrol edemeyen ve kendini yetişkinlerden daha yetişkin gören sevgilisi. Öfkem aslında karakterlerden ziyade yazara. Her Wattpad kitabı kötüdür diye bir genelleme yapmıyorum fakat lütfen, 15 yaşında bir insanın gizem-gerilim yazılarını romana çevirmeden önce, lütfen, biraz düşünün. Bu yaşlarda yazı yazıyor olmak mükemmel bir şey. Hızınızı, dilinizi, edebi altyapınızı kuvvetlendirir fakat bunun için gerçekten ama gerçekten çabalamak, kötü eleştiriler almak ve bunları düzeltmek için çabalamak gerekiyor. Wattpad yazarlarının ortak noktası olan bir şey varsa, o da kullandıkları dil. Kelime seçimleri ve her olayı anlatış biçimleri o kadar benzer ki, bundan rahatsızlık duymadan okumayı sürdüremiyorum. "Kulağıma fısıldadı", "Tıslayarak konuşuyordu", "Uzun kirpikli gözlerini kırpıştırdı ve kirpiklerinin altından bana baktı" gibi cümleler okumaktan içim çıktı. Geçen sene okuyup aynı şekilde en son kötü incelememi yaptığım
Karantina: Mahşerin Dört Atlısının Hikayesi
Karantina: Mahşerin Dört Atlısının Hikayesi
adlı kitap da bu gibi cümlelerle doluydu ve okurken bu kitabın aklıma geliyor olması bile beni hiç memnun etmedi. Kitabın ne kadar mantık hatalarıyla dolu olduğunu söylememe gerek var mı bilmiyorum. Yani sanki kaçırılan bir kız çocuğunu, bulması gereken tek insan aynı yaşlarda -daha çocuk yaşta- olan sevgilisiymiş gibi bir misyon edilmiş erkek karakterin anlatıldığı bölümlerde birkaç kez okumaya ara vermem gerekti. Ailesi kaçırılan kızlarının arkasından baba ne yapıyor çok değinilmiyor, anne evde patates soyuyor, genç sevgilisi ise aralarında en ama en çok üzülen insan olduğu için bir arama kurtarma timi toparlıyor ve sanki kaybolan emziğini arar gibi her tarlada sevgilisini arıyor. Bu sırada kaçırılan genç kızımız ise ortama adapte olmuş, arada şoktan ve korkudan titriyor, tabii ki bu sırada asla şok ve korku emareleri göstermiyor. Öyle ki kaçırıldığı günün sabahında kaçıran adamın ona verdiği kıyafetleri giyerken aynada yüzüne bakıp, gündelik makyaj rutinini anlatma gereksinimi duyuyor. Kafayı yersiniz. Eğer biraz Stefan Zweig, Dostoyevski sevginiz varsa kafayı yersiniz. Biraz da psikoloji bilgisi ekleyin, sinirden gülmeye başlarsınız okurken. Ayrıca merak öğesini ortadan kaldırayım. 4 ayrı kızı kaçırıp, onlara çiçek isimleri veren suçlumuz, bunu annesinin ona yaşatmış olduğu psikolojik travma yüzünden yapıyor. Tatlış, minnoş, çiçek gibi bir ailesi olsun diye çiçek isimleri verdiği genç kızların önünde çatır çutur kaçırmış olduğu diğer genç kızları öldürmesini ve onlara tecavüz etmesini saymazsak tabii. Ha peki bu travması ve sonuç ürün olarak bir suçluya dönüşmesi tutarlı mı, hayır. Yaşantısı ve yaptıkları eylemler arasında bir bağ var mı, hayır. Nereden tutarsanız tutun elinizde kalacak bir kitap. Asla ama asla okumayın, vakit kaybı. Zweig okuyun, Tolstoy okuyun, kafanızı rahatlatması için tipik aşk romanları okuyun, ama bunları değil.
Mahzen
MahzenNatasha Preston · Dex Yayınları · 201785 okunma
·
92 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.