Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

149 syf.
·
Puan vermedi
·
13 saatte okudu
Kitabı bir tavsiye üzerine alıp okuduğumu hatta zorla satın aldırıldığımı bile söyleyebilirim belki de bu yüzden kitaba daha mesafeli olarak yaklaştım. Tabii konusunun aşırı derecede önemli olduğunun farkındaydım. Zaten 4 yıl Sosyolojiyle içiçe olan biri için hem çok değerli bir kitap bir o kadar da fazlasıyla ihtilaflıydı. Çok aşina olunan bir cümle olacak ama biz gerçekten de Sosyoloji'nin başlangıcına Saint-Simon'u koymayız bizim için başlangıç Auguste Comte'dir. Bunun sebebi de sistemli bir bilim haline getirenin Comte olduğunu düşünmemiz.. En azından şöyle söyleyebiliriz ki 1. Sınıftaki bir insana aradaki tartışmayı, kavgayı anlatmaktansa kafasını karıştırmamak daha iyi geliyordur hocalarımıza emin değilim, bunu da okul başladığı gibi soracağım. Kitabı okurken yanlış bir zamanda okuduğumu hiç düşünmedim ama bir kere daha okuyacak olsaydım birinci sınıfımın sonunda tercih ederdim. Kitaba anti-tezler yaratmak veya haklı bulmak çok kolay değildi ama bazı yerlerine benimsediğim Marxizm eleştirileriyle kendimce çürütebildim. Bunlar benim kitap için yorumlarımdı tabi incelemeye gelecek olursam şunu söylemek isterim ki ne yazarsam yazayım eksik kalacak, kitabın her cümlesi altı çizilesiydi.. Ki burada yaptığım alıntılar bile o kadar az ki.. Kitap Giriş ve Hayatı kısmını saymazsak 3 ana bölümden oluşuyor. Bunlar; İlk Sosyalist, Şakşrtler ve İlk Sosyolog'dur. Giriş kısmı da Cemil Meriç'in her kitabında olduğu gibi oğlu Mahmut Ali Meriç'e ait. Girişte benim dikkatimi çeken çok güzel cümleler oldu ki kitaba başlangıç için çok iyiydi. Burada Cemil Meriç'in kitabı hangi amaçlarla yazdığını da anlatıyor. Özellikle Saint-Simon ile ilgili putları yıkmak için kaleme alışı kitabı okumak için iyi bir sebep olacak. Ki hala Saint-Simon putları yıkılabilmiş değil ve hala çok tanınan bir filozof olmasına rağmen değeri hiç bilinmeyen filozoflardan. Hayatı'nda verilen bilgiler gayet özet ve yeterliydi. Hayatında yaşadığı süreçler Saint-Simon'a karşı saygımı biraz daha arttırdı diyebilirim. Özellikle yazdığı dergilerin okunmaması, arkadaşlarına gönderdiği mektuplara geri dönülmemesi çok üzücüydü aslında geri dönmemekten ziyade yapılan ithamlar daha kötü. Öldükten sonra yahut hayatının son zamanlarında yanında bazı insanları görsek de hepsi ona aynı değeri vermemiş tabii. Kısaca bahsedecek olursam; 1760'da Paris'te bir Malta şövalyesi olarak dünyaya gelmiştir. Gençlik yıllarında dinden uzaklaştığında liberal kont onu manastıra kapatır ve halasının imtiyazıyla birlikte tekrar hürriyetine kavuşur. Yaşadığı zamanlar Fransa'nın çok da rahat zamanları değildir. Eski rejimin son günleri ve yeni devrim için sayılı yıllardı. Robespierre'nin ölümü de hürriyeti için öenmli etkendi. 1794 ile 1798 yılları arasında yeni bir hayatı başlar ve Fizik eğitimi alır ve fizyolojiye dalar. Bu eğitim tabi onun hayatının en önemli kararıdır belki de.. 1802'de ilk eserini yayımlar. Bu zamandan sonra yeni dergiler ve yeni kitapları çıkar sürekli. Yanında ilk olan kişi Fransa'nın büyük tarihçilerinden biri Thierry'dir; yakın zamanda ayrılırlar. Üreticilerin El Kitabı, Parabol, Endüstri en önemli yayınlarındandır. 1825 yılında Paris'te de vefat eder. Kitabın 3 ana başlığını çok fazla anlatmaya niyetim yok. Zaten burada anlatacak kadar da kısa şeyler değil. Her ana başlığın altında bir sürü alt başlık görmekteyiz.. İlk Sosyalist başlığı Liberalizm'den Sosyalizm'e sürecini ve Saint-Simon'un Sosyalizmini anlatıyor. Liberalizmden Sosyalizme geçiş süreci oldukça Avrupa tarihiyle bir anlatılmıştı. Belki bu sebepten ağır geçebilir o sayfalar.. Saint-Simon'un sosyalizmine gelecek olursak tek bir kelimeyle açıklayabiliriz o da "üretim"dir. Üretebildiğin kadar bu hayatta kalmalısın. Sosyalizm devri gerçekleşmeden her toplumun isimleri değişse de iki sınıf vardır bunlar; bal arıları ve eşekarıları veya üreticiler ve asalaklar.. Simon'un karşı çıktığı sının asalaklardır. Üreticiler bu kadar çalışırken asalakların oturması kabul edilemezdi. Bir toplumun gelişmesi için tek etken üretimdir. Üretmeyen her kimse toplumdan soyutlanmalı. Kafasını kullanamayan kolunu kullanmalı. Aslında Saint-Simon'un endüstri, hürriyet ve mülkiyet anlayışları çok dikkatimi çekti. Üretim konusunda ise Babeuf'un söylemi daha mantıklıydı. Bunun etkisi de modern hayat olsa gerek. Babeuf'a göre aylaklık bir suçturve eşitsizliği yaratır bu yüzden üretim hız kesmeden devam etmeli. Şakirtler tabii Auguste Comte, Saint-Simoncular ve Karl Marx üzerine duruyor en çok. Comte; Saint-Simon hayattayken ona hatırnas yaklaşmasına rağmen sonralarda "O adamdan hiçbir şey öğrenmedim.." diyor. Bunu neden yaptığını anlamıyorum tabi. Comte'nin Sosyolojiye kattıklarını boşveremeyiz tabi Comte'nin kuvvetli tarafı müspet ilimlerdir ve Sosyoloji de onun "uydurduğu" bir kelime Saint-Simon bunun yerine sosyal fizyoloji, insan ilmi ya da hürriyet ilmi demeyi tercih ediyor. Şakirtler arasında en duyarlısı ve en hakkını vereni Marx ile Proudhon oluyor. Simon'a hakettiği değeri verdikleri gibi Comte'yi de sonuna kadar aşağılıyorlar ve kabullenmiyorlar. Saint-Simoncular arasında en beğendim Enfantin oldu özellikle kadın konusunda söyledikleri dikkat çekiciydi. İlk Sosyolog başlığına baktığımızda tabi en çok onayladığım veya onaylamadığım cümle burdan çıktı. 25 sayfa kadar sürse de bence çok güzel anlatılmıştı. Saint-Simon ilimleri tekipleyecek bir ilim olduğunu söyler bu ilim de, bilgilerin özü Felsefe'dir. Filozofun görevi yeni şeyler başarmaktır, toplumu pızitif bir görüşle açıklamaktır oysa yeni bşr ansiklopedi yeni bir felsefe kurmadan önce yeni bir ilim yaratmak gerekir bu da insan ilmidir. Bunun için de tabiat ilimlerini örnek almalıyız. Görüyoruz ki Sosyolojiyle Felsefe arasında bşr kopuş yok. Demek ki Sosyoloji de Felsefenin devamı ve tamamlayıcısıdır. Bu kitapta alıntılarına en çok önem verdiğim sosyologlar Durkheim ve Gurvitch oldu. E onlar da zaten ilk sosyologumuzu Saint-Simon olarak kabul ediyorlardı. Sosyolog Gurvitch ondan bahsederken "ütopyacıların en gerçekçisi, sosyologların en ütopisti" sıfatını kullanıyor. Yani sosyolog ve gerçekçi. Emile Durkheim ise şöyle der; " Fransa'nın düşünce tarihinde iki büyük akım var: Descartes'cılıkla pozitivizm. Pozitif felsefenin adı, temelleri hatta taslağı Saint-Simon'un eseri. Sosyolojinin gerçek kurucusu da Comte değil, Saint-Simon."
Saint-Simon: İlk Sosyolog, İlk Sosyalist
Saint-Simon: İlk Sosyolog, İlk SosyalistCemil Meriç · İletişim Yayıncılık · 2017914 okunma
··
272 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
. okurunun profil resmi
Çook güzel özetlemiş, degerlendirmissiniz.. keşke kadın konusuna değinmiş noktayı da iki cümle ile ele almış olsaydınız.. Tebrikler vallahi.. elinize sağlık:-)
Gökçe okurunun profil resmi
Çoook teşekkür ederim, çok mutlu ettiniz beni :) Kadın konusunda da alıntı olarak paylaştığımdan yazmadım ama sorunuz olursa cevap vermeye çalışırım.
bi insan okurunun profil resmi
içi dolu ve değerli incelemeniz ve paylaşımınız için teşekkür.
Gökçe okurunun profil resmi
Yorumunuz için de ben teşekkür ederim.
. okurunun profil resmi
Rica ederim ne demek.. Ben paylasimlardan bulabilirim o halde:-)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.