"Bana eroini anlatır mısın?"
Derda başını çevirip Anne'in yüzüne baktı.
"Niye, başlayacak mısın?"
Güldü Anne.
"Hayır, hayır, sadece nasıl bir his olduğunu merak ediyorum o kadar."
Derda birden ayağa kalktı ve yürümeye başladı. Anne de peşinden. Yüz küsur sessiz adımdan sonra genç kızın kısık sesi duyuldu.
"Havai fişekleri biliyorsun, değil mi?"
Daha iyi duymak için başını eğerek konuşan Anne yanıt verdi.
"Evet, tabii."
"Böyle patlarlar" deyip, ellerini göğsünden omuzlarının üstüne doğru kaldırdı.
"Evet, biliyorum. Rengarenk olurlar. İzlemesini çok seve-
rim" dedi Anne.
"İşte, eroin aldığında..."
Anne acele edip sözünü kesti.
"Havai fişekler mi görüyorsun?"
"Hayır" dedi Derda. "O havai fişek sen oluyorsun!"
Uzun zamandır ilk kez böylesi bir tanım duyan Anne, daha sonra defterine kaydetmek üzere cümleyi belleğine kazıdı.
Etkilenmişti. "Ne güzel anlattın! Bence edebiyatla ilgilenmesin."
Derda, alaycı bir "Tabii!" çıkardı, yarısıyla gülümsediği ağzından."
Sayfa 164