Gregory ve LucyGregory’nin hikayesi ile seriye noktayı koyuyoruz. Seriyi göz önüne aldığımda bence yazar serinin sonlarına doğru sıkılmaya başlamış olacak ki son iki kitaptan da pek keyif alamadım. Aslında Francesca’nın hikayesi biraz daha iyiydi ama yazar kardeş sayısını dörtte falan bıraksaymış daha iyi olurmuş diye düşünmedim değil.
Gregory’nin aşık olmaları ise ayrı bi olaydı. Hermione’ye aşık oldu tamam sonradan aşık olmadığını anladı o da tamam. Ama Lucy’de ona karşı hissettiklerinin bir tık üstünü hissetti. E bu nasıl aşk? Diye soruyorum ben de. Ya da gerçekten önce Hermione’ye aşık olmuş olabilir ama bir ay kadar kısa bi sürede bu aşkı nasıl unuttu? Orası ayrı muamma. Gregory bana biraz şıpsevdi bir karakter gibi geldi. Lucy’de Hermione’nin en yakın arkadaşı bu arada. Lucy Robert amcası himayesinde büyümüş ve o çocukken alınan bi kararla Lord Haselby ile nişanlı sayılıyor. Gregory’nin Lucy’e aşık olması onu sevdiğini fark etmesi ile olaylar gelişiyor.
Spoiler-
Lucy, Gregory’den Haselby’nin gay olduğunu öğreniyor. Gregory’den evlenme teklifi aldıktan sonra amcasına haselby ile evlenmeyeceğini söylemek için gidiyor. Hiç şaşırmıyoruz ki amca damadın gay olduğunu biliyor! Lucy çocuk istediğini söylediğinde haselby’nin “görevini yerine getireceği” yoksa babasının yapacağını söylüyor. Çünkü görevi buymuş, sadece varis doğurmak. Onların kanında olduğu sürece sorun yokmuş. Ne? Neyse, aslında Robert amcası Lord Davenport tarafından şantaja uğruyormuş meğer evlilik zorunluluğu ondan dolayıymış. Ama bu durum yaşananları ve o amcanın çirkin sözlerini aklamıyor. Son olarak düğününde kaos çıkan damadın kaygısız tavırları komikti :D