Gönderi

415 syf.
·
Not rated
·
Liked
Bismillahhirrahmanirrahim. رَبِّ زِدْنٖي عِلْماً öncelikle eserin mektubat eserinin 19. mektup bölümünden iktibas edilerek yazıldığını ve bu bölümünde kendi içerisinde fırkaralara ayrıldığına açıklık getirerek başlamak isterim. eserin isminden de "Mu'cizat-ı Ahmediyye" anlaşılacağı üzere peygamber efendimizin(ص) mucizelerinden ve mucizeleri ile birlikte olağan durumlardan, şahıslardan ve hadiselerden bahsedilmektir. bu mucizeleri tek tek ve teferruatlıca ele almak elbette mümkün değil. zira sayfalarca anlatıp yazsak yetmeyecektir. ben nacizane anladığım ve özümsediğim kadarıyla anlatmaya, yazmaya çalışacağım. sürçü lisan edersek affola... muzice kelimesi anlam bakımından; akıl yoluyla açıklanamayan, bu yüzden de Tanrısal bir güç tarafından yaratıldığına inanılan doğaüstü olaylar silsilesine verilen addır. bu olaylar silsilesinin de kendi içerisinde bölümlere ayrıldığını belirtmek gerek. bununla birlikte eserde de peygamber efendimizin (ص) çeşitli nebatlarda mucizelerini görmek mümkün. bunların içerisinde insan hastalıkları, hayvan hastalıkları, ilim, büyü, geleceği görebilme, ölüyü diriltebilme, sakat ve mecnunları iyileştirebilme, rızkı arttırabilme.. kısacası tıp, siyaset, strateji,iktisat, ekonomi vb. her açıdan mucizelerinin anlatıldığı bu eser çok kiymetli bir yer edinmektedir. tabi bu mucizelerin yaşandığı zaman ve mekan ve dahi insanların anlattıkları üzere derlenmiş ve ilk evvel sahabeler üzerinden yaşanan vakıalara değinmiştir. bunlardan birkaçını ele alalım inşallah.. haber ettiği bir çok hadiseden birkaçı şöyledir: hz. Ali (r.a) ve muaviyenin ilerde cereyan edecek sıffın savaşını, hz Ebubekir ve hz. Ömer'in ondan sonra kalacaklarını, hz Ebubekir in az hz. Ömer in ise hilafette çok kalacağını, hz. aişe 'nın ıfk hadisesini, mekke nin fethini, hayber şam ırak iran beytül makdis muvafakiyetlerini, emeviye devletinin kuruluşunu ve başına muaviye nin geçeceğini ardından abbasiye devletinin zuhur edeceğini, cengiz han ve hülagunun fitneleri ile abbasiyeyi mahvedeceğini, sad bin ebi vakkkasın gayet hasta iken ona ilerde büyük bir kumandan oluşunu söylemesi, habeş meliki necaşinin hicretin yedinci senesinde vefat edeceğini, hz Fatmanın ondan altı ay sonra vefat edeceğini söylemesi, ebu zer'e medineden nehyedilip yalnız bir hayat geçirip yalnız bir sahrada vefat edeceğini, nübüvet dava eden meşhur muhtarı ve yüzbin adam olduren haccacı, İstanbulun İslam yoluyla feth olacağını ve fatih sultan Mehmetin yüksek bir mertebe sahibi olacağını, ebu hanife ve imam şafiiye işaret ettiği ve ümmetinin yetmiş üç fırkaya ayrılacağını, kaderi inkar eden kaderiye ve çok şubelere ayrılan rafızileri, hz ömerin sağ kaldıkça fitnelerin olmayacağını, diğer bir fermanın da kisrayı fars gittikten sonra daha kisra çıkmayacağını, emeviyenin yezid ve velid gibi şerir reislerinin fesadını ve bunlar gibi daha nicelerini önceden haber etmiştir. burdan O'nun ileri görüşlü ve geleceği görebilme mucizesine tanıklık ediyoruz. eserin ilerleyen safhalarında ise peygamber efendimizin (ص) mucizelerinden bahsetmeye gayet kati bir şekilde devam edilmektedir. yine onlardan birkaçını ilave etmeye çalışayım. - ümmetinin şarktan garba kadar hüküm süreceğini ve hiçbir kavmin zaptedemediği kadar mülkü zaptedeceğini, ele geçireceğini haber etmiştir. yine haber ettiği hadiselerden biri, kureyşin müşrik reislerinin herbirinin nerde katledileceğini göstermiş ve eklemiş: "Ben kendi elimle ubey ibni halef i öldüreceğim." haber verdiği gibi çıkmış. (s. 32) yine devamında şunları eklemekte: "Ne vakit size Fars ve Rum kızları hizme etti; o vakit belânız, fitneniz içinize girecek.harbiniz dâhilî olacak.. şerirleriniz başa geçip hayırlılar ve iyilerinize musallat olacaklar!" haber vermiş. Otuz sene sonra haber verdiği gibi çıkmış. sahih nakil ile sabit bir diğer hadise ise, hz. abbas ın bedir gazvesinde esir düştüğü vakit, hürriyeti için fidye istenilmiş. o da param yok demiş. resulu ekrem aleyhisalatü vesselam şöyle eklemiş: " zevcen ümmü fadl ın yanında bu kadar parayı falanca yere bırakmışsın" hz. abbas peygamber efendimizi tasdik etti ve bu sırrı ben ve eşimden başka kimse bilmiyordu dedikten sonra Müslüman oluşunu ilan etti. şimdi vereceğim misal ise kadı iyaz ın şifayı şerif inde sahih nakil ile geçmekte ve şöyle haber etmektedir: Hâdim-i Nebevi Hazret-i İbn-i Mes'ud der ki: "Biz, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın yanında taam yerken, taamın tesbihlerini işitiyorduk." yine eser de anlatılan olaylardan biri de bir gün bir hayasız kadın resüli ekrem aleyhiselatü vesselam yemek yerken lokma istemiş. vermiş. demiş "yok senin ağzındakini istiyorum" onu da vermiş. o gayet hayasız kadın, o lokmayı yedikten sonra, en hayalı kadın ve medine kadınlarının fevkinde bir haya sahibi kadın oldu. ...Evet, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın mübarek eli, Hakîm-i Lokman'ın bir eczahanesi gibi ve tükrüğü, Hazret-i Hızır'ın âb-ı hayat çeşmesi gibi ve nefesi, Hazret-i İsa Aleyhisselâ- mın nefesi gibi meded-res ve şifa-resan olsa ve nev-i beşer çok musibet ve belâlara giriftar olsa; elbette Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'a hadsiz müracaatlar olmuş. Hastalar, çocuklar, mecnunlar pek kesretli gelmişler, cümlesi şifa bulup gitmişler. Hatta kırk defa hac eden ve kırk sene sabah namazını yatsı abdestiyle kılan, Tâbiînin azîm imamlarından ve çok sahabelerle görüşen, Tâus denilen Ebî Abdurrahmani'l-Ye mânî, kat'iyen haber verir ve hükmeder ve denis man Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'a ne kadar mecnun gelmişse, Resûl-i Ekrem Aleyhis salâtü Vesselâm sinesine elini koymuş ise, katiyen şifa bulmuştur; şifa bulmayan kalmamış." İşte, asr-ı saâdete yetişmiş böyle bir imam, böyle kat'î ve küllî hükmetmişse, elbette ona gelen hiçbir hasta kalmamış ki, illâ şifa bulmuş. Mâdem şifa bulmuş, elbette müracaatlar binler olacaktır. (s. 107) pek kıymetli risalemizde peygamber efendimiz in (ص) bedduasına mazhar olan birkaç olaydan da söz edilmekte... bunlardan biri Perviz denilen Fars Padişahı, peygamber efendimizin fermanını yırtmış. Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'a haber gelince şöyle bedduâ etti: الهم مرقه مزقه الله "Ya Rab Nasıl mektubumu paraladı, Sen de onu ve onun mülkünü parça parça et!" İşte şu bedduânın tesiriyledir; o Kisra Perviz'in oğlu Şirviye, hançer ile onu parçaladı. Sa'd İbn-i Ebî Vakkas da, saltanatını parça parça etti. sasaniye devletinin hiçbir hükmü kalmadı. Fakat Kayser ve sair melikler fermanı yırtmadıkları ve hürmet ettikleri için mahvolmadılar. bir diğerine geçecek olursak, utbe ibn-i ebi leheb hakkında ettiği bedduâ şöyle idi:اللَّهُمَّ سَلِّطْ عَلَيْهِ كَلْبَا مِنْ كَلَا بِكَ yani "Ya Rab! Ona bir itini musallat et!"daha sonra utbe bir sefer sırasında bir aslanın saldırısına uğramış ve aslan tarafından parçalanmış. tabii bu vakıa meşhurdur. çok kimselerce bilinir. son olarak bir vakıayı daha ekleyerek bu bahsi kapatacağım.. mudariyye denilen Arabın büyük bir kabilesi, peygamber efendimizı (ص) tekzib ettikleri için, onlara kaht ile bedduâ etti. sonrasında yağmur kesildi, kaht ve gala baş gösterdi. bunun üzerine mudariyye kabilesinin ileri gelenlerinden biri peygamber efendimize muracaat etti ve dua buyurmasını istedi. peygamber efendimiz dua edince yağmur yağdı, kahtlık kalktı. pek kıymetli risalemizde daha nicelerinin anlatıldığı mucizelerinden sadece birkaçını nacizane anlatmaya, aktarmaya çalıştım. daha fazla sözü uzatmamayı ve burada bitirmeyi uygun buldum. bu kıymetli eserle yollarımızı kesiştiren (ramazan korkut) değerli hocamdan rabbim ebeden razı olsun. rabbim bizleri sıratı müstakimden ayırmasın, amin. selametle...
Mu'cizât-i Ahmediye Risalesi
Mu'cizât-i Ahmediye RisalesiBediüzzaman Said Nursî · Söz Basım Yayın · 2009514 okunma
·
163 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.