Gönderi

Yıllar geçmedi, yıllar eskidi Dokunduğum yerde kalıyorum Yaşlı bir kelebek gibi. Yeni bir renk buldum bugün, suyun atkısı rengi Oyuğumdan çıktım Çıkmamı duydum Bir süre yürüdüm yürüdüm Hiç kimsenin ağzını dayayıp da Suyunu içmediği bir çeşme gibi durdum Durdum ki Önce bir elektrik mavisi çöktü içime Sanki bir suya anlatıldım da bilinemedim Ben Benzersiz bir geyiği okşar gibi Sevgisizliği okşayıp geçtim Yol boyunca insanların Uzak yakınlığını Okşayıp geçtim Sinema girişlerindeki fotoğraflara baktım -bir süre- Çürük elma kokulu bir sokağa girdim Küçük bir alana çıktım Cemal’i okuldan aldım Sonra.. Kestiydim saçlarını çoktan Gözleri bir çift medüza şimdi Cemal’in Kurtuluş’ta unutulmuş bir bahçe için Bahane Cemal Kollan iğreti, kısa Kır yollan gibi tekdüze bir anlatım yürüyüşünde Anlamsız Ve yanyana gelince beton yapılarla Hep aynı soğuk ve yapışkan hüzün Yedeğine alıyor ikisini de Oysa pencerelerden sarkan ışıklar bile Herbiri başka başka Acılar başka başka Her günkü sözler, her günkü konuşmalar Aynı plaklarda aynı şarkılar Tutmuyor hiç birbirini Ve Mutluluk Bir kibrit çöpü ne kadarcık yanarsa. Eski bir lokantadayız Hilmi Bey Beyoğlu’nda, arka sokaklarda Karşıdaki vitrinde Yeni cilalanmış bir tabut Bu garip gün sonundan sanki Pespembe üç haç eklenmiş ağzına Cemal’in Sadece pasta yiyor şimdilik Duvardaki denizkızına bakıyor ara sıra Bir düğmesi kopuk ceketinin Tırnakları tertemiz Gömleği buruşuk -biraz- Bazı belirtiler bazı belirtilerle buluşunca Sözleşiyor kafasında insanın: Bu çocuk beni hiç sevmedi Sevmeyecek. Kim kimi sevdi? kim kimle yaşıyor ki? Bezik oynuyoruz, rakı içiyoruz Ve konuşmuyoruz gerekmedikçe Arada mektup yazıyorum sana Ah, olmayan sana. Hiç olmadın ki Bunu kendime, Cemile’ye söylüyoruz. Bitti yalnızlıklar, bir büyük yalnızlık var artık İki kaktüs gibiyiz Cemalle ben Kendi çöllerimizden koparılmış.
·
92 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.