Bismillahirrahmânirrahîm: “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla”
anlamına gelir. Hamd ise “şükür” demektir.
Surenin devamında geçen bir kavram bulunmaktadır. Bugünkü Diyanet
İşleri Başkanlığı’nın tercümesinde bu kavram aşağıda sizlerin de görmüş
olduğunuz gibi “hesap ve ceza gününün maliki (sahibi)” olarak aktarılmıştır.
Ancak bu ne yazık ki doğru bir tercüme değildir. Arapça bilenler orjinalinden
açıp okuyabilirler. Doğrusu “din gününün sahibi” olarak geçer.
Din günü yerine ceza günü kullanılması ne yazık ki, doğru olmamıştır. Arapça bilmeyenler bu ayeti Latin harfleriyle yazılmış ayetten de test edebilirler. Kelimenin karşılığı “Mâlikiyevmiddin”dir. Türkçe karşılığı “Din gününün sahibi” anlamına gelir. 1984’de Dr. Lütfi DOĞAN zamanında yine Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayınlanan Kur’an-ı Kerim’de de burada söylediğimiz gibi “din
gününün sahibi” olarak bu ayet verilmiş ama aradan geçen senelerde her ne
olmuşsa olmuş ve bu “din günü” kavramı tercümelerde “ceza günü”ne dönüştürülmüştür.
Din Günü, bütün bir insanlığın şuur değişimidir. Yani kapalı şuurların
uyanışıdır. Bu değişiklik, vicdanın nefse hakimiyetiyle son bulacaktır. İşte bu
noktada vicdanlı hareket, bir mecburiyet değil, doğal bir akış olacaktır.
Herkes yarı şuurlu fakat idraksiz olarak bu vazifesini yerine getirmektedir.
Ama, insanlıktan asıl beklenen, bütün bu şuur ve idrak faaliyetinin, bir arada
ve topyekun olarak billurlaşarak ortaya çıkmasıdır.
Din Günü için dinsel gerçeklerin ortaya çıkacağı gün ya da günler de diyebiliriz. Bu aynı zamanda dinin gerçek anlamıyla anlaşılması anlamına da gelir. Bu bir nevi hesap günü olarak değerlendirilebilir. Bu herkesin
kendisiyle hesaplaşması anlamına gelir. Ama buna ceza günü demek, işin
özünden uzaklaşmak demektir
*Rahman ve Rahim olan*
Bu sıfatlar, ezoterizmin de en önemli sembollerindendir. Birbiri içine
geçmiş anlamları vardır. Sırasıyla bunları alt alta sıralayalım:
Eril ve Dişil Prensipleri ifade eder.
Bunlar Pozitif ve Negatif Kutuplar’dır.
Allah’ın sarıp sarmaladığı (mecazi olarak) iki eli gibidir. Biri sağ eli diğeri
diğeri sol eli. Buradaki sağ ve sol elden kasıt pozitif ve negatif enerjilerdir.
Bu enerjilere pozitif ve negatif isim verilmiş olması onların birinin iyi
diğerini kötü enerjiler olduğu anlamına gelmez. Nasıl ki, bir lambanın ışık
verebilmesi için negatif ve pozitif kutuplara ihtiyaç varsa, bu enerjiler için de
aynısını düşünebiliriz. Biri olmadan diğeri tek başına bir varoluşu
gerçekleştiremez. Yani lambayı yakamaz.
Evrenin en üst noktasında geçerli olan bu pozitif ve negatif enerjilerin her
boyuttaki tezahürleri farklı görünümler altında kendisini gösterir. Dünyadaki
yansımalarından bir tanesi de erkeklik ve dişilik prensipleridir.
Ezoterizm’de “aşağısı yukarıya yukarısı aşağıya benzer” denmesinin
nedenlerinden biri de budur. Çünkü evrensel ilke ve prensiplerin her boyutta
farklı görünümler altında ama aynı enerjilere dayalı yansımaları vardır.
Allah’ın rahman ve rahim olduğunun ifade edilmesinin anlamı ise, bu
enerjilerle evrensel varoluşların gerçekleştirilmiş olduğudur. Bunlar “Bir” olandan sadır olan varoluşun temel enerjilerindendir