Gönderi

240 syf.
9/10 puan verdi
Evrim ve Adaptasyon
İçerisindeki bilgiyi alırken bakış açımı geliştiren kitapları ayrı tutarım. Yazarın birincil amacı bu olsun veya olmasın eseri bende bu etkiyi sağladı. Bilgiye öncelikli olarak hayata bakış açım için önem veriyorum. Hayata ve canlıya. Aslında kitapta daha önce rastladığım ve bildiğim bir çok bilgiyle karşılaştım ama ben bazı şeyleri tekrar tekrar okumayı seviyorum ve bu beni rahatsız etmiyor. İncelemeden ziyade özet niteliğinde ; 1.BÖLÜM IRK SINIFLANDIRILMALARININ TARİHÇESİ Coğrafi keşifler vasıtasıyla Avrupalılar keşfedilen bölgelerdeki hayvan ve bitkiler hakkında yayımlanan birçok eser ile beraber Avrupalılardan farklı geleneklere ve görünüşe sahip insanlarla da temas kurdu. Yerli halkın görünüş ve yaşayışına istinaden Avrupalılar kendilerince ırk ve sınıflandırma yaparken Amerikadaki yerli halk, Afrikalılar , Asyalılar vs. gibi toplulukları kendilerinden alt sınıf görme eğilimindeydi. Tarihte farklı sınıflandırma ölçütleri kullanılmıştı; deri rengi, mizaç, vücut yapısı, gelenek ( Carolus Linnaeus) , kartografik sınıflandırma, Kraniyoloji( kafatasının boyutu ve hacmine göre zeka ve gelişmişlik ile bağlantı kurulması// 20. Yy ortalarına kadar kabul gördü) , Kan grubuna göre sınıflandırma ( 20.yy başlarında ) 19. Yy da yaygın olan kafatası ölçümlerinin yerini 20.yy da zeka ölçümleri aldı. Bu ölçümler elbette o dönemlerde ırklar arası farklılıkları kanıtlamak adına da kullanılıyordu. Örneğin Yarkes’in uyguladığı testler ile ,anadili İngilizce olan ve kültürel olarak beyaz bir Amerikalının anlayabileceği testleri çoğunluğu göçmen ve siyahi olan insanlara uygulayarak siyahların çevresel faktörlerden etkilenmeksizin beyazlardan aşağı zekada olduğu ve eğitimle dahi bu farkın kapanamayacağı kanıtlanmış oluyor (!) Ama bu testin en dikkat çekici sonucu kuzeyde yaşayan siyahilerin, güneyde yaşayan beyazlardan yüksek puan almalarıydı :) Sandra Scarr ve Richard Weingberg tarafından yürütülen evlat edinme deneyinde evlatlık siyahi çocukların ortalama IQ’larının 16 puan ileride ölçüldüğü saptandı.(1970) 1995 de üniversite öğrencileri üzerinde uygulanan deneyde siyahi öğrencilerin zeka testine tabi tutulduklarını bilerek girdiklerinde %25 oranında düşük puan aldıkları saptandı. Bugüne kadar içinde kültür öğesi bulunmayan IQ testi tasarlanamamıştır. ( Bireyin yaşam kalitesi, psikolojisi, politik görüşü, sosyal yapısı hatta ahlaki önyargılarının dahi sonuçları etkilediği düşünülmektedir.) /// KALITSALCI ZEKA KURAMI güçlü kapitalist toplumlarda 19. yüzyılın “ırkçılığından” , günümüz “seçkinciliğine” dönüşen eşitlik karşıtı sosyal kuramın bir parçası olarak hala hayattadır. Toplumsal örgütlenmenin daha az rekabetçi olacak biçimde seçkincilikten “eşitlikçiliğe” dönüşmesi durumunda zeka kavramı anlamını büyük olçüde kaybedecektir./// 2.BÖLÜM BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİN KÖKENLERİ Modern genetik şempanze ve bizim aramızda %1-2civarında genetik farklılık olduğunu söylemekte. Türümüz ise modern insanın ortaya çıktığı 35 bin yıl öncesiyle şuanda gen havuzunda pek fazla değişiklik yaşamamış durumda. Her ne kadar 20-25 bin gene sahip olsak da hepimiz %99.9 oranında genetik olarak benzeriz. Devamında Darwin’in evrimsel mekanızmalarını okuyoruz. Yaklaşık 6-7 milyon yıl önce kuyruksuz iri kuzenlerimizden ayrılarak kendi evrimsel sürecimize girdik. İlk anatomik dönüşüm ayaklarımız üzerinde durabilmemizdi. Sonrasında 2.5 milyon yıl boyunca kademeli olarak beyin büyüklüğümüz artmaya başladı. Sonrasında alet kullanmaya başladık… İLK İNSAN = HOMO HABİLİS Hiçbir anne kendinden farklı bir türe dahil yavru meydana getirmez. Türler kesintisiz ve süreklidir. 3.5 milyar yıllık evrim tarihi boyunca yaşamış her canlıya ait fosil numuneler elimizde olsaydı bu kesintisiz süreklilik içinde canlılara cins ya da tür adı veremezdik. İsim verdiğimiz numunelerin hepsi bu süreklilik içindeki rastgele bir ara basamaktan başka bir şey değildir. // Türümüzün evrimi basit bir doğrusal süreç olmaktan ziyade , çıkmazlarla dolu, karmaşık, kimi zaman yok olmakla yüz yüze kaldığımız kaotik bir süreçtir.// 3.BÖLÜM ÇEŞİTLİLİKLER VE ADAPTASYONLAR Erkekler doğal seçilim sonucu ekstrem sıcaklıklara kadınlardan daha dayanıklı hale gelmiştir. Dünyada canlılar için yaşanabilir alanların %99.5 i bizim türümüz için tamamen yasaktır. ( Nedenleri; nem, sıcaklık, yağış miktarı, basınç, rüzgar hızı gibi doğal nedenler.) Sıcak iklimde küçük, soğuk iklimde büyük olmak daha avantajlıdır.(vücut yüzey alanı ve ısı kaybetme dengesi ) Sıcak iklimlerde kafatası daha küçük ve dar, soğuk iklimlerde daha büyük ve geniştir. Uzun burunlu bireyde alınan hava mukus ve kılcal damar ağına daha fazla temas edeceğinden ısınır ve nemlenir. Bu yüzden soğuk ve kuru iklimlerde yaşayan bireylerde uzun buruna sahip olma eğilimi vardır. Koyu ten rengi güneşin zararlı ışınlarına karşı doğal bir losyon gibi görev yaptığı için atalarımız koyu renkli tene sahipti. İnsan tam olarak neotenik bir türdür. Yani büyüme süreci ve erişkinliğe ulaşma süresi uzundur. Kuzenlerimiz olan primat yavruları olgunluğunda doğsaydık annemizin karnında yaklaşık 18 ay kalmamız gerekirdi. Bizzat kafa çevremizin iriliğinden dolayı ortalama 9 ayda doğmak zorundayız ve doğduktan sonra bu gelişme aşamalarını telafi ediyoruz. İri beyinlerimizin bir şempanze ya da goril kadar hızlı büyümesi için muazzam kaloriye ihtiyacı vardır. Yavaş büyümek bu yüzden de oldukça verimli bir evrimsel strateji olabilir. Yaklaşık 7 yaşında beyin büyümesi tamamlanır. Ergenlikte büyüme atağı yaşamamızın sebebi de 7 yaşına kadar bütün enerjinin beyin gelişimi için harcanması ve bundan sonrasında açığı kapatmak adına bedensel ve cinsel gelişimin tamamlanmasıdır. Vücudun değişik dokuları farklı hızlarda büyür.(Allometrik büyüme). Çocukluk evresinde sahip olunan bebeksi görünüm(pedoformik) yetişkinlere çocuklarıyla ilgilenme güdüsü uyandırır. Sadece ebeveynlerin değil yakın çevresindeki yetişkinlerin de bakımını üstlenmesini sağlar. 4.BÖLÜM HASTALIKLAR VE EVRİM 700 yıl önce Kuzey Avrupa’da yaşayan bazı insanlarda hıyarcıklı vebaya karşı direnç oluşturan CCR5 koenzimini üreten genleri kodlayan 32 baz çiftinde mutasyon meydana gelmiştir. 700 yıl sonra rastlantısal biçimde bu mutasyon HIV’e karşı da direnç göstermiştir. Bu oran HIV’ın ilk görüldüğü 80li yıllarda %10 civarındayken günümüzde bazı bölgelerde %20 ye gelmiş durumda bu da bize evrimin doğal seçilim ve genetik sürüklenme mekanizmalarının günümüz insanları üzerinde etkisini sürdürdüğünü gösteriyor. Doktorların antibiyotiğinizi son güne kadar kullanın demelerinin sebebi dozu tamamlayarak bakterilerin tamamının ölme şansını artırmak ve geride dirençli mutantların hayatta kalmasının önüne geçmek. ( Mikroorganizmalar da doğal seçilime tabidir.) Hamileliğin ilk 3 ayında mide bulantısı yaşayan kadınların düşük yapma ihtimallerinin az olduğu ve daha iri, sağlıklı bebekler dünyaya getirdikleri ortaya konulmuştur. Hastayken halsiz hissetmemizin sebebi de beynimiz o an için en önemli faaliyet olan bağışıklık sistemimizin enfeksiyonla mücadelesine enerji ayırır. Vücudun başka enerji harcamaması için kaslara yorgun hissetmemizi sağlayan laktik asit hormonu salgılama emri verir. Ve eklemediğim birçok bilgi... Farkında olma çabasına değer verenlere ve bu farkındalık için emek verebilenlere tavsiyemdir.
İnsan Çeşitliliği
İnsan ÇeşitliliğiBarış Özener · Alfa Yayıncılık · 201836 okunma
··
111 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.