Gönderi

Dolunayda yaban avı kafilesi yola çıkarken, genellikle kaybolmuş ve mutsuz ruhlar üzerinde hak talep ettikleri, yıkıp geçtikleri yollar boyunca onları tatlı dille peşlerinden sürükledikleri uzun zamandır bilinen bir şeymiş. Çoğu kez, bu zavallı ruhlardan bir daha hiç haber alınmazmiş. Sarhoşlar meyhaneden eve dinerken yolda kaybolurmuş. O hafta limene demir asan denizciler akranları farkına varmadan kendi başlarına çıkıp dolaşırlarmış. Büyü saatinde ay işiğina çıkmaya cüret edenlerin, kendilerini ertesi sabah av kafilesinin gece yakaladığı canavardan bulaşan kan ve et parçaları içinde, tek başına tir tir titrer ve olani hiçbir şekilde hatırlamaz halde bulabileceği söylenir. Bu bir tür baştan çıkarmadır, av çağrısıdır. Bazı kadın ve erkekler vahşi olmaya özlem duyarlar. Yırtıcı ve vahşi. Kana susamışlığın damarlarında boğuk bir baladı söylediği. Bir gece av partisi tarafından alınmanın, gün doğumunu görecek kadar yaşamanın ve gece kendini kaybetmemenin bir armağan olduğuna inanıldığı zamanlar varmış. Erlkingin sarayında ebediyen hizmet etmeye mahkûm olmuş hayaletlerden birine dönüşmediğiniz sürece. Ancak bir zamanlar ava katılmanın karanlık bir şeref olduğuna inananlar bile hortlaklar ve tazıların arasında hiçbir işi olamayacak türden ruhlar olduğu nu da bilirlermiş. Çocukların masum ruhları. Ancak neredeyse her on yılda bir avcının ilgi gösterdiği bir ödülmüş bu. Çünkü Erlking'in sevgilisi, zalim avcı Perchta son aldığı hediyeden sıkıldığında, kral yeni bir çocuk getirmeyi kendine görev edinmiş. Bu da elbette, önceki çocuk kadının hoşlanmayacağı kadar büyüdüğünde gerçekleşirdi. Ilk başlarda, Erlking yalnızca Küller Ormanı'nda dolanırken karşısına çıkan kayıp çocukları alırmış. Ama kral zamanla sevgilisine herhangi bir çocuk değil en iyi, en güzel, en akıllı, canı isterse en tatlı çocuğu götürmekle övünmeye başlamış. Bir keresinde Erlking şimdiye kadar dünyanın en güzel kızı olduğu iddia edilen genç bir prensesle ilgili söylentiler duymuştu. Altın rengi, lüle lüle bukleleri ve gülen gök mavisi gözleri vardı bu prensesin ve onunla karşılaşan herkes saçtığı neşeden büyülenirmiş. Erlking bu çocuğun bahsini duyar duymaz, gidip almaya ve sevgilisine getirmeye karar vermiş. Böylece, soğuk bir Açlık Dolunayı gecesi, Erlking ve avcıları bir patonun kapısına varmışlar ve sihirli oyunları ile çocuğu kandırıp yatağından çıkarmışlar Kız mum ışığıyla aydınlanmış koridorlarda sanki bir rüyadaymış gibi yürümüş ve asma köprüden dışarı çıktığında kendisini bekleyen yaban avı kafilesi tarafdan karşılanmış. Erlking kızı hemen atına bindirmiş ve ormanın içinde gözden kaybolmuş. Hediyesini alması için Perchta'yı ormandaki açık bir alana davet etmiş ve pırıl pırıl gözleri ve gül pembesi yanakları olan çocuğu ay ışığı altında sevgilisine sununca, sevgilisi o an çocuğa aşik olmuş ve bir annenin en çok sevdiği kızına göstereceği türden büyük bir şefkatle onun üzerine titreyeceğine yemin etmiş. Ama Perchta ve Erlking o gece ormanda yalnız değilmiş.
·
50 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.