Gönderi
Asıl acı, kalbi baştan aşağı sancılara boğan, insana sırrını kimselere anlatmadan ölmeyi arzulatan bir şeydi. Kolları, başı hep dermansız bırakan, yastıkta öbür yana dönme isteğini bile söndüren bir şey...
.
.
+ Biliyor musun Portuga ben insanları öldürüyorum.
- Nasıl Zézé?
+ Onları unutarak...
.
.
Merhabalar sevgili kitap dostlarım Zezé ile tanıştırmak istiyorum bugün sizleri... Aslında pek çoğunuz tanıyorsunuz. Ben , tanışmak için biraz geç kaldım... O Zezé... Yani, bir gün acıyı keşfeden bir çocuğun hikâyesi bu... Sahi... Çocuklar acıyı keşfermeli mi Zezé 'nin acıyı keşfetme öyküsü için , hazırsanız başlıyoruz
.
.
Zezé, kalabalık ve fakir bir ailenin içine dünyaya gelen, hayata bir sıfır yenik başlayan bir çocuk.. Henüz 5 yaşında ama soranlara 6 diyor.. Çünkü, kendi başına okuma yazmayı çözdü ve zehir gibi bir çocuk o..
.
.
Biz, evladımızı nasıl şekillendirirsek, ona dönüşür sözünün vücut bulmuş hâli Zezé.. Kendisini , çok kötü bir çocuk olarak görüyor. Aslında, sadece haylaz bir çocuk.. Aslında, sadece bir ÇOCUK!.. Noel 'de yeni bişeyi olmadığı için saatlerce ağlayan, minicik bedeni ile boyacı sandığı taşıyan, daima yarı aç yatan, her gün görüp görmezden gelmeyi tercih ettiğimiz o çocuklardan Zezé..
.
.
Birgün taşındılar ve bahçelerindeki minik şeker portakalı fidesi en iyi dostu oldu.Ağacın adı Minguinho, ama Zezé 'nin içi sevgiyle dolduğunda Xururca diyor ona.. Bir de Portuga var tabi.. Sevgi nedir tattığı adam... Ve her gün acımasızca yediği dayaklar var.. Sahi, bir insan evladını nasıl döver? Hatta, öldüresiye nasıl döver? Herkes anne baba olmamalı... Velhasıl, okuyun okutun
·
90 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.