Böyle ince kitapları kısa sürede okumayı çok seviyorum, 1-2 saatlik bekleyeceğim bir işim varsa bu tarz 'tadımlık' kitaplardan okumayı çok seviyorum, hatta bu nedenle o anda asıl okuduğum kitap harici çantamda okumadığım ince kitaplardan en az bir tane durur mutlaka. Normalde 1.30 saatlik otobüs yolculuğumda başlamıştım kitaba ve bitirmeyi planlıyordum ancak o kadar yorgundum ki uyuyakalmışım. Daha sonrasında eve geldiğimde bitirdim. Yine de çok keyifli bir okumaydı.
Çok uzattığımın farkındayım, kitaba geçelim. Kitap aslen iki hikayeden oluşuyor. "Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma" ve "Prater'de İlkbahar" olmak üzere. İki öyküyü de çok sevdim. 
Stefan Zweig'in birçok kitabını okudum ancak bence bu kitap kesinlikle okunması gerekenlerden birisi.
İlk öykü, kitaba da ismini veren "Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma"da Paris'e yeni gelen ve tek başına geçirebileceği boş zamanı olan bir adamın çevresini gözlemlemesiyle başlar. Ve sonrasında bir adam ilgisini çeker. Adamı önce bir polis ya da dedektif sanar ancak hayır, adam bir yankesicidir. Bütün öykü onu takip edip gözlemlemesiyle geçer aslında. Sonunda çarpıcı bir olay olur ancak onu söylemeyeyim, spoiler olsun istemiyorum. Sadece Stefan Zweig'in realist tasvirlerini çok beğendiğimi eklemem gerek.
İkinci öykü, "Prater'da İlkbahar" ise yine 'beklenmedik' bir aşk öyküsü bence. O anlamda bir kitap altında birleştirilmesini tatlı buldum. Sadece ben bütün kitap tek öykü sanıyordum, son yirmi sayfada yeni öyküye geçmesi beni şaşırttı.Ancak romantik hikayeleri seven bir insan olarak bu hikaye de hoşuma gitti. Para, mücevherler ve elbiseler arasında aşkın ne olduğunu unutmuş bir kadının dramı ve kendine dönmesiydi aslında bence. Bu şekilde özetleyebilirim.
Genel olarak sevdiğim bir kitap oldu. İlk kez Stefan Zweig okuyacak olanlar için de güzel bir başlangıç hikayesi olabilir.
Önerebileceğim bir okuma oldu. Herkese iyi okumalar.
·
34 views
Eline sağlık sevgilim💓
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.