Gönderi

Acıyla Tamamlanmak!
Bir yüreğin çarpıntısı kanatlandı ruhumda, sevmenin güven veren tarafı ışık oldu bu garip yalnızlığıma. İçimde aradığım yolu buldum, kalbimde ıssız kalan orman, yeşillendi bir anda. Uzun bir trenin yolcusuydum bir zamanlar şimdi ise yerini bulmuş biriyim. Kayıp sandığım günler, acı sandığım hâyal kırıklıkları meğerse bir köprüymüş gerçeğe ulaşmamı sağlayan. Eksik yanım tamamlanmaya çalışırken, yıprana yıprana tamamlanmış içim. Bir çiftçiyim gönül tarlamda, bir ağacım meyve veren. Deniz kenarında nefes almak ferahlatmış içimi, mâvi gök sonsuz umudun ışıltılarını saçmış kalbime. Bir bayram sabahı şeker toplayan çocuk olmuşum ışıl ışıl parlayan, o mâsum gözleri gören bir misafir belki de. Zamanın akan tarafı huzurla uyumuş insanın kaderinde sonra yıllar geçince anlamışız, aslında akan suyun hiç uymadığını. Uyuyan bizlermişiz, hayatın çiçekli tarafı ele geçirmiş bizi. Dikenli yollar eğlence olmuş. İçinde yaşadığımız bu dünayda iyi kalabilmeyi bir nebze de olsa başarabilmişsek eğer, boşuna gelmemişiz bu dünyaya. Bir acıyı hafifletebilmişsek, bir çiçeği incitmeden koklayabilmişsek, bir yağmuru mutlulukla karşılayabilmişsek, bir kalbi sahiplenebilmişse yüreğimiz, iyi bir insan olmuşsuzdur fikrimce. Bizler bir emânetiz kaderimize, kalbimiz ise bize emânet bir duygu evi. Her insanın evinde farklı izler var, her yaşam biraz da yaşanmamışlıkların hâtırasıyla dolu. Bizleri de tamamlayan hiç yaşamadıklarımız, hiç göremediklerimiz, hiç yazamadıklarımız belki de. Bir perdenin arasından bakan, baktıkça içimizi hoş eden bir hayat var hâyal dünyamızda. Bizleri yaşamın düşlerine daldıran rüyâlarımız gerçeği unutturmuş. Unutmak hatırlamaktan daha zordur, bir resmi silmek çizmekten daha kolaydır. Bir ressamın içini kağıda aktarması, içinin yansımasıdır şüphesiz. Kara bir kalem, beyaz bir kâğıdı tamamlıyor. Çizdikçe gönlü hoş oluyor insanın, gönlü hoş olan çiziyor duygularını usul usul. Peki bizler o resmi görüyor muyuz, yoksa bakıyor muyuz sadece? Bakmakla görmek arasında bir uçurum var ve o uçurumda hayatını kaybeden binlerce insan kalbi. Görmenin en güzel tarafı yere düşen bir ekmek kırıntısını kaldırmak gibidir. O kadar güzel, o kadar sevap bir davranış. Yemyeşil bir çimenin susaması gibi derin izler bırakan davranışlarımız, o cennet bahçesine giden bir anahtardır belki de. Kalbimize emânet edilen bir aşk, duygularımızın evi olmuş âdeta. Hislerimiz bizi hayata bağlayan bir mıknatıs ve hayatla hislerimiz birbirini çekiyor hiç durmadan. Mevsimlerin en güzeli içimizde gizli, kimse bilmiyor bu derin duygunun lezzetli tadını. İçimizde oluşan binlerce duygu kalbimizde birikiyor zamanla, acının olmadığı yerde eksik kalıyor insan kalbi. Bizler o trenin vagonlarında çokca acı taşıdık gerçeğimize ulaşıncaya kadar. Her bir acı çaresiz kaldı, her bir duygu üşüdü içimizde. Karmaşık hislerimizi mutluluk sandık, kendimizi kandırdık biraz da. Gerçek acı gerektiriyordu anladık yaşayarak, hissederek, hatırlayarak. Tek bir soru vardı aklımızda bizi derin derin düşündüren, yerini bulmuş bir kalp dahi olsa içimizde atan nasıl olur da her bir acıyı dün gibi hissederdi ki hâla?
·
259 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.