Gönderi

Kalabalık Tuzağı
Aldığımız kararları bir düşünün: hangi diziyi izlediğimizi, hangi kitabı okuduğumuzu… Bazen bu kararları alırken çok da detaylı düşünmüyoruz. Her kitapçıda ve dizi izleme platformunda en çok tercih edilenler ayrı bir kategori içerisinde karşımıza çıkıyor ve o an karar veremiyorsak bu kategorilerden kalabalığın neyi tercih ettiğine bakıp seçimimizi ona göre yapıyoruz. Markete gittiğinizde ürünlerin kendilerini pazarlama şekline dikkat edin. Hepsi Türkiye’nin bir numarası olduğunu veya en çok tercih edilen ürün olduğunu söyler. Ne tesadüftür ki bu ürünler gerçekten de fazla satılmaya başlar. Elbette bunlar hayatımızın gidişatını çok da etkilemeyen seçimler ama kalabalığı referans aldığımız daha önemli seçimler de yok değil. Elinizde bir çöp olduğunu hayal edin, normalde çöp kutusu bulana kadar yürüyeceksinizdir ama bir duvarın dibine herkesin çöp attığını gördünüz. Çöpünüzü oraya atmak artık normal gelebilir. Veya siyasi seçimleri hayal edin. Anketlere bakarsınız ve alacağı oyun daha yüksek olacağı tahmin edilen adaylara oy vermek daha mantıklı gelebilir. Peki ama bu kadar tercih nasıl üstünde yeterince düşünülmeden, yalnızca kalabalık takip edilerek yapılabilir? İnsanlar seçimlerini özgürce yaptığını düşünse de aslında sürüyü takip etmeye eğilimlidirler. Psikolojide bu duruma Bandwagon etkisi denmektedir. Bu isim, 1848 yılında Dan Rice isimli bir palyaçonun ABD’de başkanlık seçimlerini kazanmak için bando arabasıyla turlara çıkıp “Sen de bandoya katıl” sloganını kullanmasından ve başarılı olmasından köken alır. Bu etki günlük hayatta “sürü psikolojisi” olarak da bilinir ve herkes daha aşina olduğu için bu ismi kullanacağım. Sürü psikolojisini en net şekilde gösteren deney, Sherif’in “Grup Normunun Oluşması” deneyi olabilir. Bu deneyde otokinetik etki diye bilinen görsel algı yanılmasından faydalanılmıştır. Bu etki, karanlık bir arka planda hareketsiz bir ışık noktasına gözümüzü kaçırmadan bakarsak sanki hareket ediyormuş gibi görmemizdir. Sherif, birbirini tanımayan bir grup insanı teker teker test eder. Onları karanlık bir odaya sokar ve duvara yansıttığı ışık noktasını aralıklarla gösterir. Her gösterişinde ışık noktasının ne kadar hareket ettiğini sorar. Aslında ışık noktası hareket etmemektedir ama otokinetik etki yüzünden denekler hareket ettiğini zanneder. Denekler başta birbirinden alakasız sayılar verse de birkaç denemeden sonra bir sayıda karar kılmaktadır. Mesela deneklerden biri; ışığın ilk seferinde 1 cm, ikincide 9 cm, üçüncüde 11 cm ve dördüncüde 3 cm hareket ettiğini söylemiştir. Onuncu seferden sonraysa 7 cm civarında karar kılmıştır ve hep 6 ile 8 arasında sayılar söylemiştir. Yani aslında ışık hiç hareket etmediği halde denekler kendilerince bir standart geliştirmiş ve o standarda göre bir mesafe tayin etmiştir. Deneyin bir sonraki aşamasında denekler gruplar halinde alınmış ve ışık her gösterildiğinde hareket ettiği mesafeyi yüksek sesle söylemeleri istenmiştir. Bu aşamada denekler daha önce geliştirdikleri standartları bırakmış ve hep birlikte ortak bir standart geliştirmişir. Daha sonra Sherif başka bir araştırma yapmış ve bu araştırmasında denekleri ilk önce teker teker almak yerine grup halinde almıştır. Bu denemede, bir öncekine kıyasla daha çabuk ortak standart geliştirilmiştir. Daha sonra denekler tek tek alındığında, grup halindeyken geliştirdikleri standarda uyumlu cevaplar vermeye devam etmişlerdir. Hatta bu denekler, bir yıl sonra yalnız başlarına tekrar test edildiğinde bile bu standarda uymaya devam etmiştir. Sherif’in deneyi bize göstermektedir ki insanlar tek başlarınayken bir standart geliştirse bile bir araya getirildiklerinde kalabalığın ortak geliştirdiği standartlara uymaya eğilimlidirler. Bu deney sayesinde bazı şeyleri fark edebiliyoruz: 1- İnsanlar çoğunluğun kararına kendi kararından daha fazla güvenebilir 2- Duyulan bu güven, bir yıl sonra bile halen bilinçaltını etkilemektedir 3- İnsanlar grup halindeyken, normale kıyasla daha çabuk yargılar geliştirirler Şimdi sürü psikolojisinin ne kadar güçlü bir silaha dönüşebileceğini bir düşünelim. Seçimlerimizi yönetmek isteyen birinin tek yapması gereken, kalabalığın da onun istediği seçimi yaptığını göstermek o kadar. Üstelik bu kalabalığın gerçek olması bile gerek yok. Ne de olsa içinde bulunduğumuz çağ, sahte kalabalıklar oluşturabilen bir sürü araç sunuyor. Televizyonlar, çeşitli sosyal medya uygulamaları, mitingler, sokak röportajları… Bu araçları kullanmayı bilenler; kazanmasını istedikleri siyasi partinin herkes tarafından desteklendiğini, satmak istedikleri ürünlerin herkes tarafından tercih edildiğini, hatta aşılamak istedikleri kültürlerin ve ahlak kurallarının herkes tarafından benimsendiğini gösterebiliyorlar. Gördüğünüz gibi çağımızda insanları yönlendirmek çok kolay, işte bu nedenle dikkatli olmalıyız ve kalabalığı lider değil, sadece danışman edinmeliyiz. Eğer bahsettiğim deney hakkında daha fazla şey öğrenmek isterseniz, ben
Dünden Bugüne İnsan ve İnsanlar
Dünden Bugüne İnsan ve İnsanlar
kitabında okumuştum.
··
1 plus 1
·
670 views
Diyar okurunun profil resmi
Biraz kısa (!) bi ileti olmuş ama aklına sağlık okumak keyifliydi :D . Bence bu sürü psikolojisininden sıyrılmayı “sorgulamak , yorumlamak, düşünmek” kavramları oldukça etkenler. Maalesef yaş aldıkça daha da bilgilenmek yerine körelmiş bir milletiz. Okula ilkin başlayınca bodoslama alfabeden a b c başlamak yerine daha çocukken öğrenmenin ne demek olduğunu, araştırmanın okumanın bir ihtiyaç olduğunu, felsefeyi verselerdi hayata olan bakışımız 180 derece değişir, sınırlarımız, belli bir düşünce çizgimiz olurdu. Sadece eğitim diye gidilen, öğretimin olmadığı ezbere sistemde sınava girip çıkıp karın tokluğuna bir hayatı yaşamaya programlanmazdı belki millet..
1 previous answer
Yiğit Baran okurunun profil resmi
Teşekkür ederim :) Aslında daha da kısa (!) olacaktı çünkü bir deney daha yazmıştım ayrıca bazı markaların sürü psikolojisini nasıl kullandıklarına örnek vermiştim ama sonra sildim çok uzamasın diye 🥲
1 next answer
ZÜMRA okurunun profil resmi
Bence biraz da (satın alınan ya da izlenilen şeyler için söylüyorum) denemediğimiz şeyleri başkaları denediyse ve aşağı yukarı belli oranda kişi beğendiyse beğenebilirim ben de düşüncesi. Bunu BookTuberlarda da çokça yapıyorum ben. Bu kişi beğenmiş bu kitabın bir tadına bakayım diyorum ndhdndh ama 1k incelemelerinde falan bile böyle. İnsanların bir konu ya da bir ürün hakkında bilgisi yoksa kendine referans alması gereken datalara ihtiyacı var. İnsanların yorumları ya da popülerite de bu referans alınan noktalardan biri bence sıfır bilgi durumunda.
Yiğit Baran okurunun profil resmi
Haklısın, zaten sürü psikolojisininin var oluş nedeni dediğin şey. İnsanlar her şeyi sıfırdan öğrenemez veya deneyimleyemez. Ama markalar, siyasi partiler vb. oluşumlar da bizim bu özelliğimizi sömürmeye çalışıyor ve genelde başarılı oluyorlar. Bu yüzden bilinmesi gereken bir kavram sürü psikolojisi. Normalde örnekler vermiştim ama baktım ileti çok uzun olacak sildim hepsini 🥲
1 next answer
Miss Hacker okurunun profil resmi
Bence alacağın kitaba karar veremeyince Whatpad (yanlış yazdım muhtemelen) kitabı almıyorsun :D Sürü psikolojisi ise insan evriminin zirvesidir, respect 🫡
Yiğit Baran okurunun profil resmi
Wattpad kitabı almasam da sürü psikolojisiyle okuduğum kitaplar yok değil dmdlnd Herkes Sabahattin Ali seviyor diye okuyup beğenmemiştim 🥲
1 next answer
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.