İlk önce genel olarak seri hakkında konuşacağım, sonra da King's Men yorumumu yazacağım. Uzun olacak çünkü KONUŞMAK İSTİYORUM HER ŞEYİ DÖKMEK İSTİYORUM All For The Game üç(dördüncüsü yeni çıktı) kitaplık bir seri. Ve her bir kitap bir öncekinden de iyi olup daha da üstüne konularak çok başarılı bir şekilde kaleme alınmış bana göre. Ben bayıldım. Ben bittim. Ben sevmekten de öte bağımlısı oldum. Fandomın ortasına öyle şap diye bir daldım ki artık bırakmam mümkün değil. UZUN BİR SÜRE SİZE TAKIK OLACAĞIM VE BUNDAN HİÇ GERİ DURMUYORUM Karakterlere gelince hepsinin ayrı ayrı fanı olduğumu söyleyebilirim. Her biri çok güzel tasarlanıp yazılmış, ne eksik ne fazla (Jean bi tık eksik gibiydi beklediğimden az göründü AMA 4.kitap zaten onun kitabıymış o yüzden no problem). Neil'ın karakter gelişimi çok güzeldi. İlk kitapta korkak ve ürkek birini okuduk ama sonrasında daha dik durmaya ve ayakları yere basan birine büründü ne yaşarsa yaşasın. Yaşadıklarıyla daha da güçlendi yani. VE BEN ASLA GERİ DURMAYAN ŞAK DİYE OLMADIK YERDE AĞZINA GELENİ SÖYLEYEN NEIL'A BAYILDIM. Yüreğimi ağzıma getirdiği anlar o kadar çok ki sonrasında yaptıklarıyla yüzleştiğinde geri çekilmemesini okumak çok güzeldi. Andrew Minyard. Seni ne yapacağım bilmiyorum.... Serinin başından sonuna karakterinden taviz vermeyen, sözünden asla dönmeyen ve sadece onun olanı korumak için yaşayan biriydi. Karakter gelişimi tabii ki oldu ama öyle hemen tedavi oldu diye çabucak karakteri değişen, tavırları yumuşayan ya da hayata başka pencereden bakan birine dönüşmedi. Bu belki de yazarın Andrew'da yazdığı en sevdiğim şey oldu. Andrew kapalı bir kutu. hayatı zaten başlı başına bir trajedi ve bundan daha fazlasını beklemedim ve onu böyle okumak beni çok tatmin etti. Andrew ve Neil. Birlikte her şeyin üstesinden geleceğinizi biliyorum çocuklarım. Siz okuduğum, şu zamana kadar karşılaştığım ve beni etkisi alan nadir çiftlerden biri oldunuz. Artık bendesiniz. (yani demek istiyorum ki ficlerde görüşürüz hfhdhk) ;) Aaron... seni ikizin kadar çok sevemedim gibi oldu ama ikizinin üzerindeki etkini bildiğimden nedenlerini anlayabiliyorum o yüzden tamamsın, onayımdan geçtin. Nicky. Her kitapta sizi eğlendirecek ve güldürecek biri illaki çıkar, burada da bu rolü Nicky üstlenmiş. Olaylara verdiği tepkiler benimle aynı olduğundan Nicky bebeğim seni çok iyi anlıyorum. Kevin. Ah, Kevin Day Kevin Day Kevin Day. Korkularından dolayı bilerek geri planda kaldığını biliyorum ama sonunda Neil da yanında olduğundan bunu atlatmanı görmek güzeldi. (Kevjean canon olmasını beklemedim değil.... olmuyormuş ama... olmayacak shiplerin peşinden sürüklenmenin kıyısından döndüğümü öğrendim ama olsun. ben sizi sevdim, canon olarak onaylıyorum, YANİ KİM, NEDEN ÖYLESİNE BİRİ İÇİN, YALNIZCA ONUNLA GİZLİCE ANLAŞABİLMEK İÇİN BİR DİL ÖĞRENİR, HM?? ANLAMADIK SANKİ.) Şimdi geleyim bu kitabaaa The King's Men, heyecanın ve gerilimin daha da arttığı bir kitaptı. Neler olacağını tahmin ettiğim ya da şöyle diyeyim; okurken ne olmasını istediysem olduğu ve bunun verdiği tatminlikle dolduğum için okumak çok zevkliydi. Ama şiddetin ve istismarın bu kadar hat safhada olacağını bilmiyordum. Bazı yerleri okumak rahatsız ediciydi ama fazla değil. Olayların gidişat güzeldi ve her şeyin yerli yerine oturması, gizlerin ortaya çıkması, Neil için bir geleceğin olabileceğini bilmek :'), güzeldi ya. Ben çok beğendim. İşte bittim diyorum daha ne yapmam gerekkkk Ve epilog bölümü..... en tatmin edici kısmı orasıydı(şaka andreil'in olduğu kısımlar öyleydi)! Öyle şiddetli(vahşice mi desem acb) bir sahne olacağını beklemiyordum bu yüzden biraz şaşırdım ama iyiydi. Vayyyyy dedim ve kahkaha attım. :) Aptalca bir inceleme oldu galiba... neyse olsun ben aklımdakileri ve hissettiklerimi döktüğüme memnunum. burada dursun. arada gelir bakarım :')

The King's MenNora Sakavic · Smashwords Edition · 201421 okunma

·

1 artı 1'leme

·

72 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Zel.