Gönderi

Biz Kızılderili diyorduk, halbuki derileri sarı-siyah renkteydi. Amerikalılar da Indian (Hintli) diyorlardı. Bu da yanlıştı, Kristof Kolomb’un hatasıydı. (…) Sandviç’in tarihi de ilginçti; 18. yüzyılda yaşayan İngiliz lordu Earl of Sandwich, kumarbazın biriydi. Kumara öylesine düşkündü ki, yemek yemeğe oturacak vakit bulamıyordu. Bir yandan kumar oynuyor, bir yandan da ekmek dilimlerinin arasına koydurduğu söğüş etleri yiyordu. “Piyango” da İstanbul’da yaşayan bir İtalyandı: Beyoğlu’nda talih oyunlarının imtiyazını “Bianco” adlı bir dükkân sahibi almıştı. (…) “Tedbir” gibi, akıllı uslu bir kelime, hiç de hoş olmayan “dübür” yani “arka” sözünden türemişti, arkasını düşünmek demekti. (…) İlk boykot, İrlandalı arazi sahibi Mister Boycott’a karşı 1880’de yapılmış. Mösyö Nicot da tütünü Fransa’ya getirerek “nikotin” denilen zehiri başımıza belâ etmiş, İranlılar “şeftali”yi “şeftalû” yani semiz erik sanıyorlarmış. “Kapuska” da aslında bir yemek adı filân değil, Rusçada lahana demek sadece. Deyimler de ne kadar değişmiş: Şimdi “elinin körü” diyoruz: aslı, “ölünün körü”, yani “ölünün mezarı” demek. Kadayıfın “ketaif”, yani tüylü kumaşlar anlamına geldiğini bilseydiniz, bu tatlıyı yiyebilir miydiniz? (…) Bütün Batılılara “gâvur” diyoruz; halbuki Farsçadan aldığımız bu kelime “ateşe tapan” demektir. Şu Avrupalılara, haklı da olsa, ne kadar kızılırsa kızılsın, onların ateşe taptıklarını ileri sürebilir miyiz? (…) İnsan öğrendikçe, bildikçe evrenselleşir. “Efendi”nin Yunancadan geldiğini (aftendis) bildikten sonra insan başka türlü düşünür. (…) Deyimleri inceleyince de olmadık durumlarla karşılaşıyor insan: “Sıfırı tüketmek” derken, aslında sıfırla filân ilgili bir şey söylemiyorsunuz: “Zafir”i (soluğu) tüketmişsiniz. “Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz.” Burada “Ana” bildiğiniz “anne” değil, bir yerin adı. “Atlı karınca”da aslında “atlı karaca” olacak. Her şey zamanla değişiyor: “Beş aşağı, beş yukarı” ne demek? Olmaz öyle şey. “Beş aşağı baş yukarı” dolaşır insan. “Darısı başıma” mı? Hayır. “Darusu (ilâcı) başıma.” Saçı dökülenler için söylenmiş olacak. İşler “eni konu” karıştı. Hayır, işlerin “önü sonu” karıştı; değil mi beyler?
Sayfa 165Kitabı okudu
·
74 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.