Yani şimdiye dek miskinlerin, körlerin, korkakların eseri olan
o felsefenin geçmişini ve bugününü acilen söküp atmak gerekiyordu.
İtalya'da, o yıllarda hüküm süren felsefe pozitivizmdi
ve biz pozitivizmcilerin üzerine çılgınca saldırıyorduk. Geçmiş
yıllardaki barbar ve anarşik içgüdüler geri dönmüş ve daha da
güçlenmişti: Zaman zaman kutsal ve kusursuz bir adillik, zaman
zaman fazlaca bir acelecilikle fakat her daim inanç ve büyük bir
aşk adına sağa sola saldırmaya, sertçe eleştirmeye, iğnelemeye
başlamıştık. En iyi yöntem çatışma ve savaştı. Ünlü ve ünsüz kişilere
periyodik aralıklarla ve düzenli saldırılar gerçekleştiriyor,
devrimci Bastille Baskınları ve toplu katliam planları yapıyorduk.
Bu temizlik ve polisiye eylemlerin yanı sıra yeniden yapılandırmanın
ilk adımları da atılıyordu: Metafiziksel tasarılar, yeni
teorilerin açıklama ve sunumları; dünya çapında efsanevi ve lirik
kavramlar ve özellikle programlar, programlar ve yine programlar.
Öyle çok düşünüyor ve amaçlıyorduk ki hiçbir şeyi gerçekleştirmeye,
yaymaya ve olgunlaştırmaya vakit kalmıyordu
ve zihinsel seyahatlerimiz öylesine hızlıydı ki bir yöntem veya
araştırma planı yapar yapmaz zihnimiz yeni fikirlerle doluyor ve
uğulduyordu.