Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

504 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
Zeus 'a Neden Sahip Çıkamadık?
Ahmet Ümit okumaya Beyoğlunun En Güzel Abisi ile başlamıştım. Kitapta, İstanbul'da ranta giden güzide yerleri, toplumdan dışlanan kalbi güzel insanları, gezi parkını, hayat kadınlarının zorlu yaşamlarını, Beyoğlu ve Tarlabaşı'nın heyacanlı hayatını en derinden hissedip, kitabı bitirdiğimde ve İstanbul' da yaşamama rağmen "Bir gün bu kitap elimde bu mekanları gezeceğim." dediğimi hatırlıyorum. Ve yıllar sonra İstanbul 'da kitap elimde kitaba konu olan yerleri gezdiğimde kitabı yeniden yaşadığımı anımsıyorum. Tabi Tarlabaşın' da başıma gelen maceraları burada anlatmayacağım. Kayıp Tanrılar Ülkesi ise Ahmet Ümit' ten okuduğum dördüncü eser. Edebi haz açısından maalesef dördüncü sıraya yazacağım eser. Fakat başka bir perspektiften bakıldığında, Ahmet Ümit'in kitaba ince ince işlediği mitoloji, arkeoloji ve sanat tarihi kitabı bir şaheser yapmaktan geri bırakmıyor. Zaten iyi bir Ahmet Ümit okuyucusu bilir ki Ahmet Ümit ne kadar polisiye adı altında eserler yazsa da kitaplarında hep toplumu gözlemleyen, ülkemizin acılarını ve sorunlarını dile getiren, insanın derinlerine inip acılarını ortaya çıkaran bir yazardır. Dolayısıyla ben de Ahmet Ümit'i polisiye yazarından ziyade tabiri caizse bir sosyolog, psikolog olarak görüyorum. Gelelim kitabın içeriğine (spoiler sevmeyen arkadaşlar okumaya devam etmesinler) yani Zeus'a, Uranos 'a, Kranos' a, güzelim İzmir'e, Dünya'nın yedi harikasından birine, yani Pergamon'a, Bergama'ya. Berlin 'e, Almanya' da halen devam etmekte olan Nazi yapılanmasına. "Girdin İzmir'den çıktın Berlin'den ne alaka yahu? " dediğinizi duyar gibiyim. Hemen başlayalım o zaman. Sene 1880'lerin sonu Osmanlı Devleti sınırları içerisinde yer alan Bergama 'da Alman yol mühendisi Carl Humann' ın çabasıyla, Osmanlı ve Almanya'nın isteğiyle Bergama Antik Kentinin kazısı başlıyor. Anlaşmaya göre çıkan eserlerin üçte biri Almanya 'ya gidecekken ilerleyen süreçte dönemin Osmanlı hükümeti ya da padişahı ne derseniz artık üçte ikisini Almanya' ya veriyor. Kitapta bu dönemin padişahından bahsetmese de o dönemlerde Abdüllaziz ve 2.Abdülhamit 'in padişah olduğu bilinmektedir. Velhasıl bizim topraklarımızda doğan bu paha biçilemez eserler şu an Avrupa' nın en iyi müzelerinden biri olan Berlin Müzesinde sergilenmektedir.Ama sorsanız Osmanlıseverler kimseye bir karış toprak vermedik derler. Tabi ki o dönemin şartları belki de bunu gerektiriyordur bilemeyiz,tepkim körü körüne belli bir ideolojiyi savunanlara. Yargılamak da bana düşer mi bilmiyorum ama yerde Arapça küfür yazılı bir kağıt parçası bulup, öpüp başının üstüne koyan bir toplumdan sanatsal ve tarihsel değeri bu derece yüksek bir şeyi koruması, sahiplenmesi beklenemezdi. Başımdan geçen şu alayı da anlatmadan geçmeyeceğim. Bundan 5 ay önce iş dolayısıyla Bergama 'ya gitmiştim. Aklımda tabi ki Pergamon' u ziyaret etmek vardı fakat iş yoğunluğu dolayısıyla hemen ayrılmak zorunda kalmıştım Bergama'dan. İçime dert olmuştu Pergamon 'u görememek. Kitabı okuduktan sonra daha da dert oldu. Hani derler ya bazı çiçekler bazı topraklarda yetişmez diye bunu da şu şekilde kanıtlayayım : Bergama' dayken birine sordum. "Pergamon Antik Kenti nerede, nasıl giderim?" Verdiği cevap böyle değerlere neden sahip çıkamadığımızın kanıtı ve özetiydi. Aynen şöyle demişti. "Şu tepede, bak bir sürü taş yığını var ne olduğunu bilmiyorum ama yabancılar sürekli gelip gidiyor ben de merak edip hiç gitmedim. "Demek ki bu güzelim çiçeğin yetiştiği toprak burası değil Berlin'miş. Heykeller, sunaklar, kabartmalar, Zeus değer gördüğü yerde çiçek gibi sulanmaya devam ediyor. Onlara iyi bak Berlin...
Kayıp Tanrılar Ülkesi
Kayıp Tanrılar ÜlkesiAhmet Ümit · Yapı Kredi Yayınları · 202320,6bin okunma
·
1 artı 1'leme
·
121 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.