Gönderi

717 syf.
·
Not rated
·
Read in 8 days
"Günlük, bir edebî malzeme olmasının yanında yazarının gündelik hayatını, sırlarını, en insani yönlerini açığa vurması bakımından da önemli bir yazın türüdür. Hele de bu günlüğü tutan kişi dünya edebiyatının önemli bir ismiyse, yazdıkları daha bir anlamlı hale gelir, okurlar tarafından fazladan bir dikkatle takip edilir . "Söz konusu yazar
Lev Tolstoy
Lev Tolstoy
olunca, kuşkusuz günlükleri de daha bir önem arz ediyor. Savaş ve Barış, Anna Karenina, Diriliş gibi büyük romanları dünya edebiyatına kazandıran Tolstoy’u günlüklerinde en yalın haliyle görmek mümkün. Ancak Tolstoy’un malikânesinde günlük tutan tek kişi kendisi değil. Neredeyse hayatının elli yılını birlikte geçirdiği karısı Sofya Tolstoy[1] da henüz 16 yaşında günlük tutmaya başlıyor ve 1919’daki ölümüne dek günlük tutmayı sürdürüyor. Günlük tutmak, neredeyse bir aile geleneği bu anlamda. Ancak Tolstoy’larda bu eylem önemli bir farkla cereyan ediyor. Günlük, normalde kayıt tutan kişinin “kişisel ve özel” anlarının bir toplamı olarak görülen ve çoklukla kapalı sandıklarda muhafaza edilen bir şeyken; Tolstoy’larda, ev içinde kamusal bir anlama bürünüyor. Eşler sık sık birbirlerinin günlüklerini okuyup, yazılanlar üzerine kendilerince fikir yürütebiliyor . "Bu da Tolstoy’lardaki günlük tutma ritüelinin son derece karmaşık ve karakteristik yönünü bize gösteriyor "Sofya Tolstoy, 1862 yılının sonbaharında, yani henüz Lev Tolstoy’la evlendiği yılda, günlük tutmaya başlıyor. Sofya Tolstoy’un günlüğü, Lev Tolstoy’un günlüğüyle kimi zaman paralel konular, benzer bakışlar içerse de temelde ayrı iki noktaya savruluyor. Sofya, muhtemeldir ki Tolstoy’la olan yaş farkının da etkisiyle, özellikle gençliğinin ilk yıllarında son derece kırılgan ve hassas bir haletiruhiye sergiliyor. Bu kırılganlığının en önemli sebebi tabii ki kocası. Tolstoy’un günlüğünde dikkat çekense, Sofya’ya göre hayata bakışının bir hayli farklı olması. Sofya, neredeyse hayatının merkezine Lev Nikolayeviç’i yerleştirmişken, Tolstoy’daki Sofya imgesi yaşamın merkezinde değil, çeperinde yer alıyor. Tolstoy, karısına âşık olduğunu hiçbir zaman gizlemiyor, hakeza Sofya da öyle. Aralarındaki fırtınalı ilişki hayatlarının son demlerine kadar durulmuyor . Rus günlük yazarı ve Rus yazar Kont Leo Tolstoy'un eşidir. Sofiya Andreyevna Tolstaya" "Sofya’nın, Tolstoy’u “değişken huylu, tuhaf bir adam” (s. 63) olarak tanımlaması boşuna değil. Tolstoy gerçekten de ölene dek bu çalkantılardan bir türlü kurtulamıyor. Öyle ki neden çıktığını bile bilmediği bir yolculuğun ara duraklarından birinde hayata gözlerini kaparken Sofya’yı son bir kere görme imkânı bulamıyor. Ölüm döşeğinde son nefesini verecekken, karısını bir daha görememek üzere yola çıktığını biliyor mudur acaba Tolstoy? Cevabı ne olursa olsun, bunca yıl birlikte olduğu, tutkuyla bağlandığı karısını geride bırakıp meçhul bir yola koyulmak, Tolstoy’un Sofya’ya yaptığı bir haksızlık olarak da görülebilir mi? Düşünmeye değer….
Sofiya Tolstoy'un Güncesi
Sofiya Tolstoy'un Güncesi
Sofiya Tolstoy'un Güncesi
Sofiya Tolstoy'un GüncesiSofiya Tolstoy · Düşün Yayınları · 198512 okunma
·
79 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.