Mekke'nin Fethi kutlamalarını belli bir yere kadar kabul edebiliriz fakat asıl tehlike bugün karşımızda Kutlu Doğum Haftası olarak görünmekte. "Allah Rasûlü'nün doğumunu kutluyor olmanın neresi sakıncalı?" denebilir. Soru tam da cevabın içinde. Mevlid Kandili diye bir şey varken Kutlu Doğum denilen gösterilerin gereği ne ve hangi ihtiyacı karşılıyor?
Kutlu Doğum denilen organizasyonların fikri Zaman Ga-zetesi yazarı Mümtaz'er Türköne tarafından, Türkiye Diyanet Vakfı'nda Yayın Kurulu üyesi olarak görev yaptığı sıralarda ortaya çıkıyor ve proje dediği bu organizasyonları yapıyor olmalarının sebebini şöyle açıklıyor:
"Kararlaştırdığımız projenin temel esprisi, Peygamberimizin doğumunu, camilerin dışına taşan, modern hayatın içine giren etkinliklerle kutlamaktı. Konferanslar, sergiler, yarışmalar, tasavvuf musikisi konserleri ilk akla gelenlerdi. Bir havai fişek gösterisi bile düşünmüş, çok pahalıya mâl olduğunu öğrenince vazgeçmiştik." İfadeleri tek tek incelemeye gerek yok. "Modern hayatın içine giren etkinliklerle" Allah Rasûlü'nün doğumunu kutlama projesi yeterince batılı ve yeterince korkunç. İşin daha korkunç boyutları yine Türköne'nin kendi ifadelerinde karşımıza çıkıyor: "İlerleyen yıllarda, Mevlid Kandili kış aylarına tesadüf edince, Kutlu Doğum'u sabitlemeye karar verdik. Miladi takvime göre nisan ayında bu hafta, Diyanet'in önayak olmasıyla 'Kutlu Doğum Haftası' olarak ilan edildi."
"Mevlid Kandili kış aylarına tesadüf edince, Kutlu Doğum'u sabitlemeye karar verdik" cümlesinden sanki şeytanın çıkıp bizi selâmladığını görüyoruz. Hangi Müslüman vicdan böyle bir şeyi kabul edebilir? Bu cümle, Cumhuriyet Gazetesi'nin zamanında "Bu Sene de Hac Mevsimi Kurban Bayramı'na Denk Geliyor" zihninden farksız olan bir kafaya ait olduğu görülen bir cümle. Bu tarz kutlamalar, etkinlikler, organizasyonlar kimler tarafından, ne için düzenleniyor bunu biraz düşündükten sonra aklımıza tek şey geliyor: Noel yahut Paskalya...
111 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.