Gönderi

112 syf.
·
Not rated
·
Read in 2 hours
Cumhuriyet'in İlk Yıllarında Din Kitapları
Bugün aslında ciddi bir konu üzerinden inceleme yazıyor olmanın verdiği yük ile buradayım. Her şeyden önce ben 17 yaşında bir lise öğrencisinden ileri değilim. Kendi çapımda okuduklarim ile buradayım ve din gibi hassas bir konuyu ele alabilmek de muhakkak ne kadar zor, anlayabilirsiniz. Kitap Cumhuriyet'in ilk yıllarında ilköğretimde okutulan kitapların birleşmesi ile oluşturulmuş. ( Demokrat parti ve rejim değişikliğinden dolayı müfredat değişmiş olabilir, emin değilim) Bakın ben Müslüman ve dini ibadetlerini oldukça yerine getirmeye çalışan birisi olarak dahi din derslerinde müfredatın değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Biz burada ''islam kültürü'' değil ''din kültürünü'' almalıyız. Kitap bize gösteriyor ki her şey cumhuriyete,Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'e bağlanıyor. Aslında bu kısımlar elbette vatan bilinci verilmesi için gerekli olabilir lakin biraz sonra bir kaç alıntı ile demek istediklerimi anlatacağım. ''Kurban bayramlarında da bir kurban keserek kendimiz yiyeceğimize, muhtaç olmayan komşularımıza dağıtacağımıza, kurban paralarını bu cemiyetlerden birine verirsek, Allah daha çok razı olur.'' Cemiyetlere yardım sürekli ama sürekli dile getiriliyor bu konuda yorum yapmak haddime değil ancak İslam dinini anlatan bir derste Kurban kesmenin sadece maddiyat olmadığının bilinmesi gerekir. Onun altında yatan mananın da bilakis okutulması lazım. Üstelik bu kurban konusunda kitapta çok daha farklı söylemler var. Bayram demişken kitapta '' DİNİ BAYRAMLARIMIZ'' kısmı vardı ve inanın bana üç paragraf boyunca milli bayramlar anlatıldı peşinden son paragrafta dini bayramlardan söz edildi. Ve ramazan bayramı ''şeker bayramı'' olarak yazılmış, çocuklara yönelik olduğu için burada da pek bir şey demek istemiyorum. Yanlış anlaşılmasın ben bir Türküm ve elbette milli bayramlarımı benimsiyorum ama bir din kitabında sadece iki cümleyle bunları anlatmak doğru değil. Her konunun sonu, ''Biz bu milli imanı, büyük Cumhurreisimiz Gazi Mustafa Kemal Hazretleri'nin ve onun vatansever arkadaşlarının gayretiyle, Cumhuriyet sayesinde kazandık'' buna benzer ifadeler ile bitiyor. ''En büyük hayır, vatana yapılmalıdır. Vatan, eski kafalı kör bağnazların zannettikleri gibi, dua ile korunmaz.'' Bu da okurken içimden ''sakin ol yarennnnn'' dediğim kısımlardan birisi. Size samimi bir şekilde söylüyorum ki İslam zaten yattığınız yerden dua ederek bir şeyler beklememek gerektiğini söylüyor, hatta bizim tevekkül anlayişimiz var. Ancak niçin dua bu şekilde basit algılanıyor onu anlamadım. Dua bireyin kendisini her iki cihanda da Allah'a olan güvenini,yardımını göstermek ve Allah'ın kulu olduğumuzu belirtmek için müslümanların -ki sadece müslümanlarların değil- ibadetlerinden birisidir. ''Mesela bir doktor mikrobu, birisi aşıyı keşfetmiş, bütün insanlığı öldürücü bir hastalıktan kurtarmış, öbür tarafta birisi de karnını doyurmaktan âciz, cami köşesinde boyuna namaz kılıyor! Acaba Allah bunların hangisini sever?'' Kısmen katıldığım bir görüş olsa da namaz Allah'a olan ibadettir. Bunu ilimle irfanla karıştırmaya gerek yok. Burada mühim olan hem namazı kılıp hem de Allah'ın rızası için çalışmaktır. ''Cumhuriyet devri, millete her faydalı şeyi yaptığı, millete faydasız olan, milleti uyuşturan her şeyi yıktığı gibi, din tellallarının da başlarından sarıklarını aldı. Millete saçma sapan laf söylemelerini yasak etti.'' Elbette Cumhuriyet din adamlarından hangilerinin sahih hangilerinin palavra olduğunu süzdü, gösterdi ancak çocukların okuduğu bir din kitabında bunların yazması ne kadar doğru? ''Peygamber, kendi zamanında taşlara, topraklara tapan vahşileri medeniyet yoluna sokmaya çalıştı. Putlara, resimlere tapmaya alışmışlardı. Eğer resmi yasaklamasaydı, kendilerinde kökleşen bu inançla bu sefer Peygamber öldükten sonra ona tapınmaya başlayacaklardı. Halbuki bugün millete faydası dokunan birinin, mesela Büyük Gazi'mizin heykelini görünce, yahut annemizin, babamızın, sevdiğimiz bir arkadaşın resmini elimize alınca ona tapar mıyız?'' Bu konu hakkında yorum yapmaya bile gerek duymuyorum :) Aslında çok fazla şeyin altını çizdim ama epey uzun oldu o yüzden devam etmeyim. Ancak son olarak kitapta, ''Şu halde, din işleri, dünya işlerinden tamamıyla ayrıdır.'' geçmiştir. Ben de cevap olarak, Casiye 18.ayeti tavsiye ederim. Burada şeriat ya da laiklik tartışmasına girecek birisi değilim, henüz bu konularda yeterli bilgiye sahip de değilim. Ancak kitapta iki üç bölüm sadece din ve diğer işlerin ayrı olduğundan bahsetmiş. O vakit din kitabının içerisinde bu denli siyasi cümlelerin olması (vatan sevgisini dışında tutuyorum) sizce de tezat değil mi? Unutmadan ekleyeyim, medeniyet giyimle olmaz. Neticede cumhuriyetin ilk yılının kitabı da kötü, cumhuriyetin 100.yılındaki din kitabı da eksik ve kötü. (Daha yazmadığım onca şey var ve biraz negatif bir inceleme yazmış olabilirim ancak kitaptaki bazı bölümleri de çok beğendim. Kendi düşünceme uygunluk açısından şu an ki kitaplardan daha iyi gibi. Özellikle Allah ile kul arasında kimsenin giremeyeceği ve Allah'a iman kısımları fena değildi.) Okuyabilirsiniz. Yanlış anlaşıldığım bir yer görürsen bana yazabilirsin düzeltirim.
Cumhuriyet Çocuğunun Din Dersleri
Cumhuriyet Çocuğunun Din DersleriAbdülbaki Gölpınarlı · Kaynak Yayınları · 201283 okunma
··
72 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.