"İyi bir okursanız, iyi bir romandan anlıyorsanız kütüphanenizde mutlaka
Kemal Tahir olmadır." derler. Kemal Tahir'in Edebiyatını yorumlamayacağım, benim gibi liseyi zar zor bitiren bir adamın haddine değil. Tek hissettiğim Kemal Tahir okurken sizde o romanın bir kahramanı oluyorsunuz. Aslında Kemal Tahir de romanın içindeki bir kahraman satır arasında bunu ima ediyor zaten.
Esir Şehrin İnsanları alıntı çıkarırken çok zorlandım çünkü her satırı bir alıntı, her paragraf bir anlam, bir dram, okuyucuya bir mesaj...
Gelelim Romana
İşgal altındaki İstanbul'da Dünya harbinden yenik çıkmanın ve vatanın işgale uğramasını izzeti nefis yapıp şeref ve onurlarına yediremeyen Türk subaylarının bir kısmının intiharları, bir kısmının da Mustafa Kemalin etrafıda toplanıp vatan mücadelesine girmeleri, İstanbul hükümetinin ve onun tarafını tutan yandaşlarının bunun içinde din adamları da var. İngiliz sevenler cemiyeti adı altında İşgali kabul etmeyip direnişe geçen Türk vatanseverlere karşı düşmanca tutumları, İstanbula sahip olmak için İngiliz-Fransız rekabeti. İstanbul hükümetinin acizliği ve bütün bu ateşin içinde Kamil Bey adında Avrupa'da yetişmiş istanbul eşrafından bir paşa çocuğunun vatan derdine düşüp Kuvva'ya katılması, ve Anadoluya silah sevk etmek isterken bir ihbar sonucu açığa çıkmaları . Kamil beyin her şeyi anlatması karşılığında İstanbul hükümeti tarafından kendine sunulan maddi- manevi bütün imkanları reddetmesi, dava arkadaşlarını, ele vermeyip bütün her şeyi üzerine alıp kendini tutuklatması konu ediliyor. Roman üçleme hatta dörtleme halinde devam ediyor.
Ben
Sodom ve Gomore romanlarında olan heyecanı gördüm.
Her zamanki gibi incelememe son verirken romanı tek bir alıntıyla özetlemek istiyorum.
"Mustafa Kemal Paşa olmasaydı biz ne yapardık düşünsenize! Ama biz de olmasaydık, yani ona inanan millet olmasa Mustafa Kemal Paşa ne yapardı?