Gönderi

Fetva alimlerinin aldanması
Bir grup ise, ilimlerin en önemlisini terkedip tamamen dáva ve mahkemelerle ilgili fetva bilgisine ve geçim maslahatları hususunda insanlar arasında geçerli olan dünya işleri ile alakalı uygulamaların ayrıntılarına yönelir. Kendilerine 'fakih (fıkıhçı) ve bu işe 'fıkıh ve mezheb ilmi' adını vermişlerdir. Belki de bununla beraber, zahiri ve batıni amelleri ihmal etmişler; azalarının durumunu araştırmamış, dillerini gıybetten, midelerini haramdan, ayaklarını devlet yöneticilerinin huzuruna yürümekten uzak tutmamışlardır. Diğer azaları için de benzer durumlar geçerlidir: Meselâ; kalplerini kibirden, riyadan, hased ve diğer helak edici huylardan alıkoymamışlardır. Bunlar, iki bakımdan aldanmışlardır: Birincisi, amel yönünden. Bunun tedavi usûlünü İhya kitabında anlatmıştık. Bunlar, hastalığını doktordan öğrenip bu konuda gerçek bilgiye sahip olmayan ve de tedaviye yönelmeyen hasta gibidirler. Böylece nefislerini temizleme ve arındırmayı ihmal ettiklerinden, helake yaklaşmışlardır. Halbuki onlar hayız, diyetler, han ve zihar gibi konularla o kadar meşgul olmuşlardır ki, ömürlerini tamamen bu uğurda zayi etmişlerdir. Onları ancak, halkın kendilerine olan saygısı ve üstün bir mevkide görmeleri aldatmıştır, hakim ve müftü olarak kendilerine müracaat edilmesi aldatmıştır... Diğer taraftan her biri meslektaşının aleyhinde bulunmaktan geri durmazken, bir araya geldiklerinde böyle bir şey hiç yokmuş gibi davranırlar. İkincisi, ilim yönünden. Bu ise ilmin sadece kendi bildiklerinden ibaret olduğunu, bunun hedefe ulaştırıcı ve kurtarıcı olduğunu düşünmelerinden kaynaklanmaktadır. Oysa insanı hedefe vardırıp kurtaracak şey, sadece Allah sevgisidir. Allah'ı sevmek ise O'nu tanımadan mümkün olamaz. Allah'ı tanımanın üç mertebesi vardır: Zâtını, sıfatlarını ve fiillerini tanımak. Bu ilim erbabı, hacca gidenlerin yolu üzerinde kendilerini yol erzakı satmaya vermiş kişiye benzerler. Bilmezler ki fıkıh Allah'ı, O'nun insanı kötülüklerden alıkoyan ve korkutan sıfatlarını bilmektir. Bu da, kalbin Allah korkusunu hissetmesi ve takvaya sarılması içindir. Kur'an'da buyurulduğu gibi: "Mü'minlerin hepsinin toptan sefere çıkmaları doğru değildir. Onların her kesiminde bir grup, dinde geniş bilgi elde etmek ve kavimleri savaştan döndüklerinde onları ikaz etmek için geride kalmalıdır. Umulur ki sakınırlar." (Tevbe 9/122.)
·
115 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.