Gönderi

"Yüzünde çiçek açtırmadığınız insanların en son mezarında da çiçek açtırmayın." Ben bunu yaşadım ve çokta sinir oldum. Yaşarken -kim olursa olsun- acısı ve yarası olduğunuz insanların mezarında size gözyaşı dökmek bile hak değil ki daha mezarına çiçek koymak? Hayırdır öldürdüğünüz mutluluklarını bir çiçekle mi kapatmaya çalışıyorsunuz? Pişmanlığınızı alabilecek başka bir şey bulamadınız mı? Gitmesinden çok pişmanlığınıza ağlıyorsunuz. Ne kadar basit ve aciz hâller. Benim midemi bulandırdı. Önceden benzer karakter ve benzer aile içinde olduğum kuzenim ama çok şeyim gitti. Ve ben bu sözü onun cenazesinde yaşadım. Ona yaşattıklarından sonra ağlamaktan önümde ikiye ayrılsalar yüreğime bir üzüntü hissettiremeyecek insanlar. En kötüsü de o zor dönemde bu insanların varlığına veya ağlarken ki varlığına ya da kendi acını yaşayamadan sırf çekirdek ailesi diye onlara destek olduğumuz da yaşadım. Onun gidişini sindiremiyorum, onların varlığına ise tahammül edemiyordum. Ben o gözyaşlarında kaybetme acısından çok pişmanlık acısı gördüm. Ve normalde gerçek bir gözyaşı içimi deler ama onların o kadar ağlaması yüreğimi geçtim zihnime bile ulaşmadı. Sonra düşündüm, acaba ben öldüğümde de mi böyle olacak? Timsah gözyaşlarına hiç gelemiyorum. Kendi pişmanlıkları kendilerini ilgilendirir o yüzden benim günümde ve mezar taşımda ağlamalarını istemem. Gözyaşı arındırıcı etkiye sahip olsa da bu anda bana pislik gibi geliyor. Ve ben biraz titizliğe takılıyorum, bu manevi titizlik olsa da, neyse. Cenaze günleri, kişinin sevdikleriyle vedalaşma günleridir. Onu gerçekten sevenlerin yas günleri. Öldürecek cinsten sevgiler dahil değil buna. Annesi, babası vs. kim olursa olsun umrumda değil. O kişiyi severken ölüm yerine ölümler yaşatmışsan ve gönlünü almamışsan senin göz yaşı dökmeye hakkın yok. Utan onun mezarında gözyaşı dökmekten yani. Biraz şerefin varsa kendini suçla, de ki "Çocuk kadar masum ve temiz çocuğumun değerini bilemedim. Ben onun gibisini hak etmedim." vs. yine gözümde az çok bir değerin olurdu ama sen kendini, daha insan haline bile getirememişken kendini 4/4'lük bir ebeveyn gibi gösterip kusurları o masuma ve gitmişe yıkabiliyorsan senin o acına sokarım! Ama bir bok yapamadım niye biliyor musun, bazen babalık veya annelik göremesen bile o kişileri anne ve baba diye kabul ediyorsun. Anlayacağın ona saygımdan çünkü ne halt olsan da onun için değerliydin. Bunu hak etmiyorsun, yokluğunda bile seni koruyabilen birini hak etmiyorsun. Hiçte akıllanmamışsın çünkü hiç göstermedin. Ağlıyorsun, canın çıkana kadar ağlasan içindeki pişmanlık ateşini söndüremezsin! Sen benim kuzenimin canını yaktın. O seni affedebilir ama ben sevdiklerinde kindarlığı tutan biriyim. Ben seni affetmiyorum. O senin çocuğundan olmaktan öte benim abimdi, arkadaşımdı ben onun ablasıydım bazen. Babası olmakta isterdim ama bu yandan bende de sıkıntı var o yüzden tam altından kalkamayacağım şeye el atmadım. Bilmiyor hâlim bile daha iyi olurdu ama kanayan yere farkında olmadan değsen bile acır. Ben bunun altından kalkamazdım. Sen nasıl yapabildin? Ölüm an'ı değişmez ama siz değişseydiniz onun mutlu günleri artardı! Geniş ailede o kadar kişi içindeki tek elmastı ve çok şey de istemiyordu. Nasıl memnun edemediniz, nasıl mutlu edemediniz? Bizi nasıl kandırıp yalan söylersiniz?! Bu yalanlar ve saklamalar yüzünden son günlerinde onu bizden çaldınız. Yalnızlığını arttırdınız. Ben sizi nasıl affedeyim? Siz yokken bizim olmamızı da engellediniz? Canım acıyor. Canım gitti. Hep kendimi öne koydum ama sevdiğim iki kişi ve en çok sevdiğim iki kişi benden önce gitti. Dayanamıyorum anladın mı? Kimsenin çiçeğini böceğini veya gözyaşını istemiyorum o yüzden. Dümdüz mezar taşı. Fotoğrafa da gerek yok, siz görmeye layık mısınız? Özlem dindirmek hakkınız mı?! Gömüldüğü yerde yine onu yalnız bırakırken boğazıma ve yüreğime bir şey oturdu ağır bir şey! Yine yalnız birakiyoruz dedim artık çıldıracak gibiydim. Yalnızlığı hiç hak etmeyeni yine yalnız bıraktık. Ben gitmek istiyorum ona, o çocuk gibiydi. Yüreği hafif ve masum. Bu yüzden kolay korkabilir. Karanlıkta kaldı, tek başına kaldı. Issız soğuk yerde?! Nasıl oldu bunlar?! Biliyor musun, acım hâlâ taze çünkü doğru düzgün yaşayamadım. Gerçek çekirdek ailen telefona gömülürken benim içim gömüldü. Sanıyorlar çekirdek aile diye en çok onların canı yandı. Yemin ederim ki en çok bizim canımız yandı. Ve desteği onlar gördü, biz bile onlara destek olacağız diye içimize gömdük acımızı. Telefonu kafalarında kırmak istedim. Bu terbiyesizlikti ve nasıl buna cüret ettiler?! Neye konuşup neye susacağımı şaşırmıştım, ve üzülürsün diye elim kolum bağlandı yoksa sevdiğim birinin daha ilk günlerinde yanımda telefona girmek, müzikli videolar izlemek ve sesi açmak vs. sen kim it?! Bunları da kaldıramıyorum. Hepsinin yükünü birden taşıyor gibiyim. Ben de sana karşı mahcubum. Ailene inandım. Üzgünüm... Kendi cenazemin böyle olmasını istemiyorum. Çünkü çoğu kişi bende de pişmanlıktan ağlayacak. Gürültülü ve gereksiz kalabalığı yaşarken bile sevmiyorum. Kimsenin ziyaret edemeyeceği bir yerde sakinlikte, sessizlikte yalnızlıkta olmak istiyorum. Yalnızlığı kötü bir şey sanıyorlar ama bu iğrenç insanlar arasında olmamak için harika bir yol. Ve kendinleysen asla yalnız değilsindir. Yalnızlığı kötü görenler gözüme toy gelir ya da karaktersiz. Başka bir seçeneği yok gibi. (: Sevmediğim insanları ölümlerinde de sevmeyeceğim. Onlara saygı duymayıp cenazenin varlığına saygı duyacağım. Ve kendi cenazelerinde olma şanssızlığım olursa inceden kulaklarını çıtlatacağım. "Ölümün üzmedi, rahatlık verdi." veya "Ölümün üzdü biraz ama yaşarken sorundun ve şimdi sorunlar kayboldu." gibi şeyler söylerim büyük ihtimalle. Çünkü ben böyleyim. Değiştirmek istediğim yönüm de bunlar değil, çünkü daha çok gıcık olduğum yönlerim var; kıyamıyor ve kolay inanıyor olmak. Bunlara sıra gelmeden diğerlerine gelmeyecek. Herkes aynı olmaz diye diye ya da düzeldi/akıllandı diye diye bütün aynı ve bütün akıllanmaz akılsızları çevremize toplamışız. Aynı desem farklı olacak ve hakkına gireceğim korkusuyla kendimi tutuyorum ama bir iyiliğini görmedim, zararında ise ne sayayım? Yine de aynı deyip en baştan öyle muamele etmek istemiyorum. Bazen de öyle bir edesim geliyor ki sen olsaydın "Ağzına etmediğin kalmıştı diyemiyorum çünkü yaptın. Ayarsızzzz." vs. derdin. Ayarsız ve dengesizim ama önceden mi böyleydim yok, insan diye içimize attıklarının gerçek yüzlerini göre göre öyle oldum. Ve benim ayarsızlığım bazı ayarlılardan daha iyi. Ayarsız olsam da sınırlarım bellidir, durmayı bilirim yani. Ayarlıdan daha ayarlı oldum sanki? (: Seni seviyorum kardeşim. Seni seviyorum kuzenim. Seni seviyorum arkadaşım. Seni seviyorum 5. çocuğumuz. Seni seviyorum canımın bir parçasım. Seni seviyor ablan olan ben. Seni seviyor abin olan ben. Mutlu ve neşeli ol çünkü en çok bunları hak ediyorsun ve en çok bunlar sana yakışıyor. Bir gün yanına geleceğim illa ki. Seni iyi görmek istiyorum. Işılda! Gözümü al ve "Bu ne ışıkkk seni artık görmeyeyim mi istiyorsunnnn?! diye gülerken bir yandan uğraşayım. Uğraşa uğraşa anlaşırdık. Şimdi kimseyle uğraşasım gelmiyor. Hasta olan kendimle bile. Mutsuzum. Annemlerde beni mutsuz ediyor. Bir şeyler değişir sandım ama olmadı. Hep kısa süreli. O kısa sürede kalıcı etkiler yaşayan bizler. Bu adil değil, neyse. Allah'ın merhameti, sevgisi, koruması, ışığı ve güzel mucizeleri hep seninle olsun. İyi olmayan her şeyden korusun seni. Tüm güzellikler senin olsun ve seninle olsun.🤍
·
204 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.