Elveda Efelya...
kalbim
o metruk tenhalık, o kırılgan kuş
yıkıntılı şehirlerin aynasında yekinen imge
uzak yağmurlar bekleyen çölün suya hasretiydi
su gidiyor aldırmayıp şerha yaralarına kalbimin
yüklenmiş gidiyor
kuvva adımlarıyla erkenci bir baharı
şarkıları, zamanları, düşe dair ne varsa
na varsa umut adına, yarın adına
olası mutlulukları işte
sırtlamış gidiyor ah
sarıhumma, morca gülüş, yeşil dağ...
kalbim
yaşıyor mu bilmem arsız her gönülden kapı dışarı
bir leylak akşamıydı ben öldüm,
şarkılar yetim kaldı
gözlerinde kalakaldım son bakış kuşlarıyla
sarınıp yasal yongalara
bir yanlışın altını çizer gibi
çizdi kalın çizgilerle,
"ben ellerin deniziyim anla..."
yakamoz var mıydı denizlerde, bakmadım
mehtap var mıydı bilmem gözlerinin göğünde
her şey tekmil muamma...
kalbim
o muazzam kaos, çılgın karmaşa
defnelerden medet uman o keyifli serinlik
dağ yürüse durdururdum, denizler ayaklansa
ırmakları tersine akıtırdım buyursaydı buyurgan
ve kükredi içindeki gururlu azgın aslan
gitmeliyim, gitmeliyim, gitmeliyim, gitmeli
pişmanlıklar yüreğine yuvalanmış sürüngen
saygın bir akşamda cennet efelya ve ben
yenip bütün tanrıları tam zaferden dönerken
çekti beyaz bayrağını kumral fırtına...
kalbim
yanlış yaşamaklar edinip büyülü bir akşamdan
kesti yollarını caddelerde yürüyen bir çiçeğin
çiçek de çiçek hani
tanrı yaratırken düşürmüş olmalı yeryüzüne elinden
kanat çaldı gamzelerin kuytusundan tedirgin bir gülüş
ve apansız havalandı kahkaha kuşları
bir cinayet öncesi o mukadder müstehzi
gözleri bir kız çocuğu
bez bebeği çalınmış
yavrusunu bırakıp bir cami avlusuna gider gibi
çekip gitti
bakışları tabanca, sözleri mermi
"hoşça kal aşk" demişti en son kaşları çatık
daha dün kralıydım ah o cennet ülkenin
bir noel duası bile değilim artık...
.
EFELYA'dan...
Mehmet Binboğa
Akatalpa Mart 2020