Gönderi

Hadi biraz felsefe konuşalım. “Kendini bilmek”ten bahsedelim. Öncelikle biraz alt bilgi vermek istiyorum. Ortadoğu medrese geleneğinde bazı ilimler alet ilmi olarak adlandırılır. Mesela mantık alet ilmidir. Çünkü ancak sağlam bir mantık alt yapısıyla diğer ilimler sağlıklı şekilde öğrenilebilir. Şimdi gelelim tekrar “kendi” ya da “kendilik” kavramına. Nedir kendim? Kendim bir anahtarım. Açılması gereken bir kapıyım. Atlanması gereken zor bir eşiğim. Yüz yüze gelinmesi zor bir muhatabım. Çünkü içimdeki ben, bana sürekli şunu söyler: Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.* Fakat ben bu mavera ve masiva (iç ve dış) savaşından hep yaralanarak çıkarım.Bir süre sonra kan revan içinde kalan benlik savaştan kaçmaya ve ödün vermeye başlar. Benlik bir anahtardır. Özneliğimi bana hatırlatan ve ahlaktan bahsederken herkesten evvel kendime seslenmeyi bana öğütleyen. Bu ses kulaklarımı yakar. Başkalarından önce kendime çeki düzen vermek dağları yüklenmektir çünkü. Bir örnek vereyim. Yakın zamanda youtube’da felsefe dersleri veren birini dinlemişimdir. Ve onun verdiği onca emeği görmezden gelip ondan aldıklarımı biraz değiştirip her hangi bir platformda sunabilirim. Kim nereden bilecek ki? İşte tam da bu noktada karşıma dikilip “bir dakika” diyene “kendini bilen benlik” denilir. İzzet i nefs ya da öz saygı...Bir dakika der o iç ses. "Bu hafif hareket senin benliğinle çelişiyor. Oysa sen daha ağırsın ..." Benlik yani hakiki ve olgun benlik, savaşmış ve kendini tanımıştır. Bilhassa tanımak diyorum zira yenmek ya da mağlup etmek değildir insana kendini tanıtan. Çünkü ego bir kere öldürülüp çöpe atılacak şey değildir. O haddizatında aşk gibi her şeyin enerji kaynağıdır.Ölmek değil bilinmek ister. Kötülüğe; bir başkasının telkinlerinden ya da ateş korkusundan ve azaptan dolayı bulaşmamak seviyesini aşmış ve hep diri bir yoldaştır. Bugün herkesin ağzına pelesenk olan “kendini bilmek” kavramı bir iç dengenin ifadesidir. Fakat bu iç denge vanilya tütsülü, new age mistik, pufidik Mevlana laflarıyla kazanılacak bir şey değildir. Zordur kendini bilmek. Eziyetlidir. İç âleme edilen seferin her durağında bizden bir etik ve ahlâki pasaport ister. “Başkalarına laflar sunarken kendini neden dışta tutuyorsun ey gafil,” der. Rahatımızı kaçırır ve bizi az konuşturur. Etimolojik köken üzerinden gidecek olursak belki de derdimi en güzel anlatacak benzeşim Farsçada mevcut. Hodi (خودی) benlik demektir ve Hoda (خدا) ise Tanrı demektir. Kendini bilmek aşkın olana yani güzeller güzeline benzemek çabasına denilir. En ideal olana vurgun olmak ve adımlarımızı her an bir yüce kudretin bizi izlediğini görerek atmak. Buna dileyen Tanrı der, dileyen Konisberg’li gibi üstümüzdeki yıldızlı gök der. “Kendini bilmek” derin şeydir. Tanrıdan pay kapmaktır. Öncelikle insanın iç dengesine vesile olan bir ahlaki anahtardır. İnsanın bir kullanım kılavuzu…
·
45 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.