Gönderi

352 syf.
·
Not rated
·
Read in 5 days
Düşüncesuçu ölümü gerektirmez: Düşüncesuçunun KENDİSİ ölümdür Merhaba kitapseverler, Özgürlüğün olmadığı, yaşam kalitesinin diplerde olduğu ve buna rağmen yaşanılanların eskisinden daha iyi olduğuna inandırıldınız bir dünya düşünün. Ben düşünürken şunu dedim; dur bir dakika zaten üstü kapalı böyle bir dünyada yaşamıyor muyuz? Biraz aydınlanayım dedim ve okudum Bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol altına alındığı, insanların makineleşmiş kitlelere dönüştüğü bir dünya düzenine yer verilmiş kitapta. Bazı olayların günümüzde hala genel geçer olması müthiş bir öngörü teşkil etmiş. Toplumun çöküşü, dil manipülasyonu, totaliter bir hükümetin hikayesi ana konu niteliğinde. Kitabı okurken Campanella’nın Güneş Ülkesi distopyası geldi aklıma. İki kitapta da zihinde yaratılan ülkenin düzenleri ve karanlık ütopyaları, toplumun dayandığı son nokta, bazen olunması istenilen bazen de istenmeyen şeylerin anlatımları bakımından birbirlerine oldukça benzediğini gördüm. O yüzden bu kitap için wooow diyemedim çünkü bir üst levelını okudum 1984 daha ayrıntılı ve daha geniş bir kurguya sahipti küçük de bir aşk vardı içinde. Onunda yazıldığı dönemi göz önüne alırsak dönemin en iyisi yapıyor. Room 101 ‘de yaşanılanlar çok ilginç geldi bana. Kitabın sonunu hiç böyle beklemiyordum oldukça da şaşırdım. Henüz okumamış olanlarda merak etsin diye ayrıntıya da girmedim. Beğendim mi? Beğendim. Günümüzde özgürlüğün ne olduğunu ve kısmen özgür olduğunu zannedenlerin bu distopyadan öğreneceği çok şey var. Tüm distopyalarda olduğu gibi rejimlerin toplum ve insanlar üzerindeki etkileri ne kadar kurgu olsa da gerçek ile önemli bir paralellik taşıyor. Bireysel özgürlüklerin ve düşünce özgürlüğünün bastırılmadığı bir gelecek ümidiyle Herkese keyifli okumalar dilerim
1984
1984George Orwell · Can Yayınları · 2019166.2k okunma
·
59 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.