Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Şiddetli, çaresiz öpücükler, sonra... "Silah kullanmayı bilen bir kızdan daha seksi bir şey yok." Alt dudağımı dişlerinin arası- na alıp hafifçe ısırdı. "Ateş etmeyi ne zaman öğrendin?" "Babam bana on bir yaşındayken öğretmeye başladı." Kollarımı boynuna doladım ve ellerimi sarı saç tutamlarının arasına gömdüm. Hayatımda gördüğüm en güzel saçlara sahip- ti. "Şimdi de sen." Sergei kahkaha atıp beni yere bıraktı. Tanımadığım silahlar- dan birine uzandı. O silahı kontrol ederken arkasına geçmek için etrafından dolaştım. Nişan almak için silahı kaldırmasını bekledim, sonra ellerimi kalçalarının üzerine koydum. Ellerimi yavaşça kot pantolonunun belinden önüne doğru kaydırdım, ardından avuçlarımı kasığının üzerine getirene kadar indirdim. "Angelina?" Omzunun üzerinden bana baktı. "Ne yapıyorsun?" "Seni baskı altında çalışman için eğitmediler mi?" Gülümsedim ve pantolonunun üzerinden aletine masaj yaptım. Ağzının bir köşesi yukarı kıvrıldı. Hedefe baktı ve kurşunu bıraktı. İsabetti. Oyunumu geliştirmeliydim. Göğüslerimi sır- tına bastırıp kotun düğmesini açtım ve fermuarını indirdim. Tekrar ateş etti. Bir isabet daha. Lanet olsun. Elimi içeri kay- dırdım. "Daha önce bir tarlada seks yaptığımı hiç sanmıyorum," dedim ve penisini çıkarıp sıvazladım, anında sertleşip kalkma- sının tadını çıkardım. Bir el ateş edildi. Hedefe baktım. "Ah. Görünüşe göre bunu kaçırdın bebeğim. Dikkatini mi dağıtı- yorum?" "Hayır," diye kesik kesik cevap verdi. "Sorun değil. Herkesin başına gelebilir." Havadaki kolunun altından geçip önünde durdum. Bir el silah sesi daha geldi ama nereye isabet ettiğine bakmak için dönmedim. Onun yerine dizlerimin üstüne çöküp aletinin ucunu yaladım. Sergei inledi. "Sen bana bakma. Lütfen devam et." Artık tamamen sertle- şen aletini sağ elimle kavrayıp sıvazlarken, sol elimi gömleğinin altına kaydırdım. Fısıltıyla homurdandı. Bir el daha ateş etti, ardından Rusça küfürler savurdu. Gülümseyip tekrar yaladım. Sergei elindeki silahı atınca yanımdaki çimenden tangırtı sesi geldi ve bir sa- niye sonra kendimi çimende, onun altında yatarken buldum. "Seni küçük düzenbaz." Elleri şortumu açmaya uğraşırken çe- nemi ısırdı. "Beşte üç ıska. Sakın birine söylemeye cesaret etme." "Sırrın benimle güvende," dedim ve sonra parmağı içime ka- yınca nefesim kesildi. Parmağı içimde daha derine girerken başparmağıyla klitori- simin etrafında daire çiziyordu, ıslaklığımın elinin her yanına bulaştığını hissettim. Bir parmağını daha kaydırıp duvarlarımı esnettiğinde sırtım yay gibi gerildi. Neredeyse boşalacaktım ama şeytan herif aniden elini çekiverdi. "Tartışmak istediğim harika bir fikrim var," diye fısıldadı kulağıma, sonra da kulak mememi ısırdı. "Şimdi mi?" diye bağırıp aletini kavradım. "Şu anda gerçek- leşecek tek tartışma, penisinle vajinam arasında olacak." Sergei, kolunu belime dolayıp o benim altında ve ben de göğsüne yayılmış halde kalana kadar bizi yuvarladı. Üstüne binip kendimi sert uzunluğunun üstüne hizaladım ve hepsini içime alana kadar vücudumu yavaşça indirdim. "Dövme yaptırmaya ne dersin?" diye sorup kıçımın yanak- larını sıktı. Üzerinde gidip gelirken nefes nefese, "Hayır derim," dedim. "Küçük bir tane olabilir." Kıçımı sıktı ve beni kaldırıp ale- tinin üstünde tuttu. "Karşılığında sana keskin nişancı tüfeğiyle vurmayı öğreteceğim." Soluk mavi gözleri yaramaz amaz bir parıltıyla beni izliyordu. Uzandım ve parmağımla çenesini okşadım. "Peki kendime nasıl bir dövme yaptırmamı istersin, seni manyak?" Sergei'nin dudakları bir gülümsemeyle genişledi ve hemen ardından beni üstüne oturttu. Nefesim kesildi. Alt dudağımı ısırdım, içime hızla girip çıkmaya başladı. "Özel bir şey yok," dedi tempoyu hızlandırarak. "Sadece bir- kaç kelime." Başımı arkaya attım ve alttan vuruşunun tadını çıkardım. Sergei'nin elleri gömleğimin altına kaydı ve göğüslerimi sıkmak için yukarı ilerledi. Başımı eğip ona baktım ve ellerimi kaslı kollarında gezdirip parmaklarımın ucunda toplanan kasları his- settim. "Hani kelimeler?" Sergei sırıttı. Tanrım, çok güzel bir adamdı. Gözlerindeki o boş bakışı bir daha asla görmemeyi umdum. İçime tekrar sapla- dı ve boşalırken çığlık attım ama kalçalarımı sallayıp orgazmı- mı sürdürmeye devam ettikten sonra göğsüne yığıldım. Ellerini kalçama doğru hareket ettirip beni kavradı ve cezalandırıcı bir tempoyla içime girip çıkmaya devam etti. Birkaç sert darbeden sonra o da zirveye ulaştı. Kollarımı göğsünde kavuşturdum ve çenemi ellerimin üzeri-ne dayayıp onu izledim. Gözleri kapalıydı, nefes alıp verişi ağır- dı. Soruma cevap vermemişti ama yüzünde gördüğüm mutlak keyfe hayranlık duydum. "Hangi kelimeleri dövme yaptırmamı istiyorsun, Sergei?" Tek gözünü açtı. "Önemi var mı?" "Tabii ki var." Burnumu kıvırıp başımı iki yana salladım. "Prinadlezhit Sergeyu Belovu gibi bir şey düşünüyordum." Tekrar gözlerini kapattı. "Beline. Ne dersin?" Ona bakakaldım ama şoku atlattıktan sonra pat diye, "Beni kendi malın olarak damgalamıyorsun," dedim. "Neden olmasın?" Omzunu silktikten sonra gözlerini açıp bana baktı. Ona aval aval baktım. Ciddiydi. Göğsümde bir sıcaklık his- sinin patladığını, bütün vücudumu doldurana kadar yayıldığını hissettim. Başıyla aynı hizaya gelene kadar kendimi yukarı çek- tim, kulağına fısıldamak için eğildim. "Pekâlâ." Sergei hırlayıp ensemi kavradı ve ağzımı ele geçirdi.
Sayfa 180
·
112 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.