Gönderi

"Keskin mutfak aletlerine olan takıntının işe yarayacağı bir an geleceğini biliyordum." Soğuk metali sıyrılan tişörtümün altına bastırdı. "Umarım bu tişörte çok bağlı değilsindir be- beğim." "Ne yapıyorsun?" "Kendi servisimi kendim yapıyorum," deyip bıçağı tişörtü- mün altından kaydırarak altından yakasına kadar kesti. Arkamı dönmeye yeltendim ama avcunu sırtımın tam orta- sına bastırıp beni yerimde tuttu. Diğer eli de vücudumun altına girdi ve sonra karnımdan aşağıya doğru kayarak bacaklarımın arasına vardı. "Sergei?" "Şşşt... Şu anda müsait olmadığını söylemiştin," dedi ku- lağımın yanından ve vajinamı avuçladı. "Bu nedenle hareket etmene izin yok. Ya da konuşmana." Sözleriyle birlikte vücudumdan bir ürperti geçti ve sonra kalçamda soğuk metali hissettiğimde bir ürpertiyle daha sarsıl- dım. Tek bir hızlı çekişle külotumun lastiğini kopardı. Bıçağı diğer tarafa geçirip o taraftaki lastiği de kesti. Mahvolan külotu çıkarmak için uzandım ama Sergei'nin elleri bileğimi sardı. "Kımıldama dedim bebeğim." Elimi bıraktı ve avcunu omurgamın tabanına bastırarak leğen kemiğimi yatağa yapıştır- dı. "Bir santim bile." Diğer elini vajinamdan kaldırıp parmak uçlarını kalça kemi- ğimin üzerinde gezdirdi, sonra kıç yanağımdan aşağı indirdi ve bacaklarımın arasına ulaştı. Külotum hâlâ bacaklarımın arasın- daydı. Kumaşı geriye ve yukarı doğru çektiğinde yatak kaymaya başladı. Dantel kumaş içimi okşuyordu. Beklenmedik hisle du- daklarımdan ufak bir inilti döküldü. Ardından açıyı değiştirip kumaşı tamamen çekip aldı. Yastığı sıktım ve inleyerek yüzümü oraya gömdüm. "Çıt bile çıkarma, Angelina," diye fısıldadı Sergei ve parma- ğını içime sapladı. Yastık iniltimi boğdu ama bir parmak daha eklediğinde ağ- zımdan küçük bir çığlık kaçtı. "Bir şey mi duydum bebeğim?" Parmaklarını daha derine sokarken avcunu omurgamda gezdirdi. "Sanırım duydum." Bir saniye sonra kıçımda dişlerini hissettim, ısırıyordu. Bana verdiği acıyla yastığa doğru yüksek sesle inledim. Parmaklarını sızlayan vajinamda makas gibi hareket ettirdi ve boşalmak üzere olduğumu gösteren işaretleri hissetti. Sergei içimdeki parmakla- rıyla "gel buraya" hareketi yapınca bütün vücudum infilak etti. Elinin her yanına boşaldım. Sergei kolunu belime doladığında titremeler hâlâ vücudumu sarsıyordu. Yatakta ellerimle dizleri- min üzerinde duruncaya kadar beni kaldırdı. "Bacaklarını ayır bebeğim," dedi ve arkama geçti. Karnımı tutan kolu kasıldı. "Birazcık daha. Evet, bu harika." Parmaklarını içimden çıkardı ve aletini içime doğru kaydı- rıp yavaşça vajinamın duvarlarını genişletti. Nefesim kesildi. Dünyada o ilk, yavaş itişten daha iyi bir his yoktu. Vücudumun onunkine uyum sağladığını hissedebiliyordum. Tamamen içeri girince kollarının ikisini birden belime doladı ve sırtımın orta- sını öpmek için eğildi. Rusça bir şeyler söyledi ama kelimeleri ayırt edemedim. Yine de bedenimi bir ürperti sardı. Yavaşça çekildi, sonra tekrar içime daldırdı ve içimdeki baskı daha da arttı. Yastığı kavrayıp sıktım. Bir itiş daha, kendini dibine kadar soktuğunda beni daha da fazla esnetiyordu. "Nefes al bebeğim." Evet, sanırım almayı unutmuşum. O içime girip çıkmaya devam ederken bir ciğer dolusu hava aldım. Darbelerinin derin- lerime cezalandırıcı bir hızla girmesiyle tekrar orgazm oldum. Gözlerimin önünde beyaz yıldızlar patladı.
Sayfa 196
·
98 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.