Gönderi

254 syf.
·
Not rated
·
Liked
"Şimdi millet Hügnoların ya da İngilizlerin yazdığı kışkırtıcı kitapları okuyor. Bir de, her bir şeyin tartışma konusu yapıldığı makaleler ya da sözümona dev bilim kitapları yazıyorlar. Şimdiye kadar her bilinen yanlışmış, birdenbire bambaşka olmalıymış her şey. Şimdi bir bardak suda, eskiden görülmeyen küçücük hayvancıklar yüzüyormuş; frengi artık Tanrının cezası olmaktan çıkmış, basbayağı bir hastalık sayılmalıymış; Tanrı, eğer Tanrı diye bir şey var iseymiş, dünyayı yedi günde değil, milyonlarca yılda yaratmışmış; vahşiler de bizim gibi insanmış; çocuklarımızı yanlış eğitiyormuşuz; dünyaysa şimdiye kadar olduğu gibi, yuvarlak değilmiş de tepesiyle dibi karpuz gibi basıkmış sanki önemli miydi bu da şimdi! Her alanda sorular soruluyor, kurcalanıyor, araştırılıyor, her şeye burun sokuluyor, hababam denemeler yapılıyor. Neyin ne olduğunu ve nasıl olduğunu söylemek yetmiyor artık bir de her şeyi kanıtlamak gerekiyor, en iyisi tanıklar getirip, sayılar gösterip, birtakım gülünç deneyler yapıp kanıtlamak. Bu Diderot’lar ve d’Alembert’ler ve Voltaire’ler ve Rousseau’lar ve her neyse adları, işte o yazıcı uşakları -hatta ruhban sınıfından olanlar bile var içlerinde ve soylu baylar var! kendi berbat huzursuzluklarını, kendi doyumsuzluklarından duydukları tadı, dünyada hiçbir nimetle yetinemeyişlerinin verdiği zevki, kısacası: Kafalarındaki uçsuz bucaksız kargaşayı bütün topluma yaymayı gerçekten başardılar! İnsan nereye baksa bir telâştır gidiyordu. Kitap okuyordu insanlar, hatta kadınlar bile. Rahipler kahvelerde pinekliyordu. Polis tutup da bu hergelelerin ileri gelenlerinden birini hapse tıkınca, basıyordu yayımcılar yaygarayı, Kral’a dilekçeler veriyorlardı, en soylu baylar, bayanlar araya giriyor, adamı birkaç hafta sonra serbest bıraktırıyorlar ya da yurt dışına gitmesine izin çıkarıyorlardı, o da gidip muzır neşriyatını korkusuzca oradan sürdürüyordu. Salonlarda artık yalnız kuyrukluyıldız yörüngeleriyle keşif gezileri, kaldıraç ilkesiyle Newton üzerine, kanal yapımı, kan dolaşımı, yerkürenin çapı üzerine konuşuluyordu. " “Bir parfümcüye gereken, öyle az buçuk hassas bir burundan öte bir şeydir. Ömür boyu eğitimden geçmiş, yanılmadan çalışan, sahibine en karmaşık kokuları bile içlerindeki maddelerin çeşitleri, miktarları bakımından kesin biçimde çözümleme, hem de yeni, bilinmedik koku karışımları yaratma olanağı veren bir koklama organıdır ona gereken şey. Böyle bir burun,”-bunu derken parmağıyla kendi burnuna dokundu-böyle bir burunla doğmaz insan, delikanlı! Böylesini sebatla, çalışkanlıkla elde etmek gerekir.
Koku
KokuPatrick Süskind · Can Yayınları · 198722k okunma
·
37 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.