Emir Sultan
Herkes Cennete Gitti
Yıldırım Bayezid, Niğbolu zaferinde kazanılan ganimetlerle muhteşem bir mescit yaptırmak ister. Mimarlar, bugün Ulu Camii’nin bulunduğu mevkide karar kılarlar. Söz konusu arsa üzerinde evi, bahçesi olanlara, başka yerden muadil yer verilir. Hatta ceplerine birkaç kese altın sıkıştırılır, gönülleri hoş edilir. Ancak yaşlı bir kadıncağız, bir “evim de evim” feryadı tutturur ki sormayın. Değerinin fevkinde ücretlere omuz silker, bütün tekliflere “olmaz” der. Önce vezirler, sonra bizzat Sultan, kadının ayağına gider, iknaya çalışırlar. Ama o direnir.
Sultan Bayezid, caminin yerini sevmiştir. Hiç hesapta olmayan pürüz canını sıkar. Hatta divanı toplar, çözüm yolu arar. Kadılar: “Mal onun değil mi?” derler, “Satarsa satar, satmazsa satmaz!” Meclis çaresizlik içinde dağılırken Bayezid’in aklına damadı gelir. Emir Sultan'ı bulur, meseleyi anlatır. Mübarek sadece tebessüm eder. “Acele etme!” der, “Bir gecede neler değişmez?”
İhtiyar kadın, o gece rüyasında mahşer meydanını görür. Annenin çocuğundan kaçtığı bir dehşet anıdır. Kalabalıkta korkunç bir azap endişesi vardır. O arada bir dalgalanma olur. İnsanlar, âlemlere rahmet olarak yaratılan Efendimiz'in yanına koşarlar. Şefaate kavuşan kavuşana... Kadıncağız da niyetlenir, ama bırakın yürümeye, kıpırdamaya mecali yoktur. Ayakları vücudunu taşıyamaz, ıstırapla yerleri tırmalar. Elinden kaçan büyük fırsat ciğerini dağlar. Feryat figan ağlamaya başlar. İşte tam o sırada Emir Sultan'ı görür. “Herkes cennete gitti.” der, “Ben bir başıma kaldım burada!” Mübarek, o gönül ferahlatan tatlı sesiyle sorar:
- Kurtulmak istiyor musun?
Kadın nefes nefese cevap verir:
- Hiç istemez miyim?
- Öyleyse Sultanımızı üzme!
Ertesi gün kadın, ayağı ile gelir, evini verir. Üstelik önüne konan ücreti de camiye bağışlar.
Emir Sultan Hazretleri, devamlı olarak sazdan örülmüş hasır üzerinde otururdu. Mübarek dudakları devamlı hareket eder ve şu şiiri sık sık söylerdi:
Eğer gönlün benimle olursa
Yemen’de olsan bile yanımdasın
Eğer gönlün benimle değilse
Yanımda olsan bile uzaktasın
Dinle bak Hak ne hoş söyledi
Zebur’unda Dâvûd’a buyurdu
Düşman ol önce nefs belâsına
Ondan, bana uymakla kurtulasın
Gel şimdi sen de düşman ol nefsine
Zâyi eyle onu her ne dilerse
Sen bu işte atarak riyayı
Kendine rehber kıl evliyayı
Eğer anlarsan budur sana ol
Nefsinin şerrinden halâs ol
Nefsinin muradından uzak dur
Düşersen eğer şeytana uzak dur...