Gönderi

Dudağını ısırarak güçlükle bir nefes aldı Julia. "Azmamış numarası yapma," dedi Clay. "Yapmıyorum zaten," diye fısıldadı. "O zaman inlemeni duymama izin ver. Her şeyi duymak istiyorum." Julia gözlerini açarken, Clay onun göğüslerini bluzunun dar kumaşırın üzerinden kavradı. "Islandın mı?" "Evet." Clay gözlerini onun güçlü, şekilli kalçalarını daha da fazla gösterecek şekilde yukarı çıkmış siyah mini eteğine doğru çevirdi. Şimdi, şu anda, elini eteğin altına götürmeyi her şeyden çok daha fazla istiyordu, ancak beklemesi ve sabrının ödüllendirilmesi gerekiyordu. "Islanmaya ne zaman başladın?" "Tam olarak ne zaman olduğunu mu soruyorsun?" "Evet." "Uçaktavken." Eli bluzunun önünden düz karnına doğru yol alır- ken, "Dokuz bin kilometre yukarıda seni ıslatacak ne üşünüyordun ki?" diye sordu. "Bana söyleyebileceğin her türlü şeyi." "Seninle konuşma şeklimden hoşlanıyor musun?" "Neden, ne kadar çok hoşlandığımı kontrol edip, kendin görmüyorsun?" Bluzun alt ucuna ulaşıp, avucunu karnının yumu- şak, tatlı teni üzerine koydu. "Neden kontrol etmem için beklemiyorsun?" diye cevap verdi. Clay ona dokundukça Julia inliyordu ve Clay hafta sonu boyunca duyacağı bu seslere doyabile- ceğinden emin değildi. Geri kalan bütün saatleri, onun nefesini kesip inleterek geçirmek zorunda kalabilirdi, çünkü Julia'nın çıkardığı sesler, sıcak bir gündeki so- ğuk sudan çok daha iyiydi. Çıkardığı sesler Clay'i ade- ta besliyordu. Nasırlı parmaklarını eteğin kemerinde gezdirdi ve Julia onun eline doğru yaklaştı. "Yani külodun bütün uçuş boyunca ıslaktı, öyle mi Julia?" "Bütün uçuş boyunca diyemem. Kontrollü oldu- ğumu biliyorsun," dedi onu daha da fazla azdıran bir bakışla. "Kontrollü olduğunu biliyorum. Mükemmel bir kontrolün var ve onu kırmayı çok seviyorum. Senin kontrolü kaybetmeni izlemeye bayılıyorum," dedi, Julia'nın eteğinin altına elini daldırarak. "Bu yüzden, hadi bana seni uçakta bu kadar tahrik eden düşünce- nin ne olduğunu söyle." "Ağzın," dedi Julia sert bir fısıltıyla. "Güzel cevap." Clay parmaklarını külotun üzerin- de gezdirdi ve Julia'nın kalçaları yakınlaşmak için ha- vaya kalktı. "Benim için daha fazla sorun var mı?" Başını onaylarcasına salladı. Eteğin altından elini çıkarırken, "Beni görünce daha da ıslandın mı? Bana doğruyu söyle," dedi. Julia ona kocaman, arzu dolu gözlerle baktı. "Sence?" Clay'in eline uzandı, parmaklarını kenetledi onun- kilere. Elini bacaklarının arasına götürmeye çalıştı, ancak Clay'in eli yerinden kıpırdamadı. Clay hırlayarak içine bir nefes çekti, ama sonra Julia'nın elini ereksiyonunun üzerin- den kaldırdı. "Şimdi söyle bana, beni gördüğün zaman daha fazla ıslanmana sebep oldum mu?" "Evet. Arabana yaslanman, ceketin ve çözülmüş kravatınla; takım elbiseli ateşli adam görüntün... An- cak o zaman senin ticaret anlaşmalarını düşünmediğini anladım. Yatak anlaşmalarını düşünüyordun." "Bütün bir zaman boyunca seni izledim, bana doğ- ru yürüdükçe daha da sertleştim. Özellikle de sana givmeni söylediğim şeyi giydiğini gördüğümde," dedi Clay, çorabının ucuyla oynayarak. Ona dokunmadan bile sıcaklığını hissedebiliyordu. Kafasını Julia'nın boynuna eğdi, diliyle önce köprücük kemiğine, sonra da kulağına bir fiske attı. "Bana ne kadar ıslak olduğu- nu tarif eden tek bir kelime söyle." "Bu da ne böyle? Kim, kiminle, ne zaman, ne yapı- yor ön sevişmesi mi?" dedi Julia, çıkarabildiği en ka- rarlı ve ciddi ses tonuyla. Clay, onun sertliğinden etki- lenmişti. Bedeni dokunuşu altında eriyip gitmesine rağmen kolayca pes etmiyordu. Parmakları ile daha yukarıya, 'Yeminli Topraklar'a' yaklaştı. "Evet, aynen öyle. Şimdi, senden bir kelime istiyo- rum," dedi sert bir şekilde, ona net bir emir vermişti. Kalçasının yumuşak kıvrımlarını okşayarak titremesi- ne sebep oldu. "Sırılsıklam," dedi Julia, derin nefesler alarak. "Hayır, külotun sırılsıklam. Ben, onun içindekinin durumunu bilmek istiyorum. Bütün bir hafta boyunca hakkında düşündüğüm, şu güzel kadınlığınla ilgili tek bir kelime söyle bana." "Kaygan. Küçük kelime oyununa uyuyor mu bu kelime Clay?" "Uyuyor," dedi. "Uçakta senin bu kadar tahrik ol- duğunu bilen başka kişiler var mıydı?" Kafasını hayır anlamında salladı. "İyi. Çünkü, hassiktir; şu anda kafamdaki görüntüyü çok seviyorum. Sen, ülkenin üzerinde uçarken, seksi ba- caklarını üst üste atmış, benim sana dokunduğumu hayal etmen ve o anki isteğini içinde tutmaya çalışman... Ken- dine dokunamaman, ama dokunmak için can atman... Uçaktayken mastürbasyon yapmak istedin mi?" "Hayır. Bana senin dokunmanı istedim. Bana senin dokunmanı bekledim." "Seni daha fazla bekletmeyeceğim." Julia, onun kolunu kavradı, elini pazusuna sardı; hatırladığı kadarıyla tam olarak dövmesinin olduğu yere sivri tırnaklarını batırarak, Clay'e bir tür mesaj göndermeye çalıştı. "Beni uzun süre bekletmesen iyi edersin." Clay, Julia'nın külotunun pamuktan engeline par- mağını sürttü ve bir hırlama sesi yükseldi boğazından;
Sayfa 83
1 plus 1
·
107 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.