İN - Baykal Kaseti Dink Cinayeti ve Diğer Komplolar
Dün okumuş olduğum bu kitapta fetö'nün işleyiş şekline yönelik bilgiler ağırlıktaydı. Sınav sorularının çalınıp kendi mensuplarına verilişi. İstemedikleri komutanların terfilerini engellemek amacıyla uydurulan, konulan deliller. Emniyet mensuplarının tayinlerini kendi içlerinde kararlaştırılması, yine sorun çıkaran savcılara kurulan komplolar. Her yol ve şekle girerek delil uydurma, iftira atma, yalan, nifak... Kadın ve erkekleri ayartma, sonrasında kaset altına alıp şantajda bulunma. Telefonları dinleme, mekanlara kamera yerleştirme. Hukuksuz olarak ne yapılabilirse amaçları uğruna her şeyi yapabilen bir dini grubun iç yüzünü gösteriyor. Hitler Almanya'sında olanlara şaşıranlar, yakın geçmişimizde yaşadığımız ve hala uykuda olan bu dini örgütün yaptıklarına eminim günümüzde böylesi akıl tutulması nasıl yaşanıyor diyeceklerdir. Sınav sorularını çalarak sınava girenlerin adalet dayanakları nelerdir acaba. Söz çok söylenecek şey de...
İHANET kitabında ise cemaatin iç yüzünden çok hükümetin, onların bu denli güçlenmesine sessiz kalışı ve hatta katkıda bulunuşuna yönelik eleştiri söz konusu. Kitap 15 temmuz darbesiyle birlikte başlıyor. Yazar darbenin gün içerisinde önceden bilindiğini:
Saat 16 itibariyle binbaşı MİT müsteşarını bilgilendiriyor.
16:21 Bu bilgiler Genelkurmay ikinci başkanına iletiliyor.
17:30 MİT Müsteşar Yardımcısı Genelkurmay'a gider.
18:00 MİT Müsteşarı bizzat Genelkurmay'a gider.
18:30 Genelkurmay Başkanı uçaklara kalkmayın, tanklara çıkmayın emri verir.
22.00 Başbakan MİT Müsteşarı ile konuşur.
23.02 Başbakan NTV'ye çıkar...
Bu şekilde bildiriyor. Öyle ise neydi bu darbe nasıl darbe ??? sorular yerinde duruyor. Gelecekte elbette karanlıkta kalan kısımlar aydınlanacaktır.
Onlarca insanın hakkının göz göre göre yeniliyor oluşu ve ne istediler de vermedik şeklinde itirafı. Sonunda "kandırıldık" şeklinde dönüşen pişmanlığın, sorumluluğun yeterince üstlenilmeden bedelin başkalarına ödetiliyor oluşu yazarın karşı çıktığı noktalardan biri. Hatta özellikle biri. Kendi çıkarları uğruna herhangi bir insanın hakkının yeniliyor oluşu ve hükümet eliyle bunlara göz yumuluşu, hukuk devletinin, adaletin, dinin ve İslam'ın göğsünde bıçaktır. Elbette bütün bu pisliklerinse cemaat mensupları tarafından yapılıyor oluşu ilginç bir ironidir.
Darbe gününden itibaren yazarın yoğunlaştığı gözlemleyebildiğim belli başlıklar da şu şekilde olmuştur.
Darbenin önceden bilinişi
Darbe anı ve sonrasında ikisi halk tarafından başı kesilerek öldürülen erler
Darbe sonrası ohal süreci
Fetö-cumhuriyetçi- hükümet karşıtı kim varsa tasviye
Ordudan- hukuktan-emniyetten: Kamudan yüz binlerce ihraç
Kayyumlar
17-25 aralık sürecinin dönüm noktası olarak belirlenişi ve bir yerde fetöcülerle ekonomik çıkar birliği nedeniyle at izinin it izine karışıyor oluşu. Tabi at izi it izi polemiği sadece ekonomik alanda değil kamudan uzaklaştıran kişiler nezdinde daha fazla söz konusu sanıyorum.
Not: Yazar 17-25 aralığın bir milat olarak belirlenmesinin nedenini neredeyse devletin bütün kurumlarının fetöcüler tarafından ele geçirilmesi nedeniyle hükümetle iç içe olduklarından, başlangıç için belli bir milat gerekliliğini belirtmiştir. Aksi halde hükümet kendisini yok etmiş olacaktır çünkü tüm bu olaylar öncesinde hepsinin bir şekilde birileriyle iletişimleri söz konusudur. Ki tüm bu olayların sonrasında, parayı veren düdüğü de çalmıştır hapisten de çıkmıştır.
Sonuç olarak dinini tarikatlardan öğrenen kimseler ya da tarikatların kucağına bırakılan nesiller bir tür akıl tutulmasıyla devletine, milletine, insanlığına ihanet noktasında yanılsamalar zincirine kapılıp cehennemin kapılarını aralarken, cenneti düşüncelerinden eksik etmeyen kişilere dönüşebilirler.
Adaletsizliğin tekrarlanan kısır bir döngü haline gelmemesi ümidiyle..
