Mihriban: "Neden/Niçin Evlendiniz?": Neden/Niçin Evlendiniz? Derken, yavaş adımlarla uçağa doğru yürümeye koyulduk. Yerimize oturduk. Benim yanımda yeni evli oldukları anlaşılan bir çift vardı. Uçak havalandığı dakikada aralarında kısık sesle yürütülen ama içeriği sert bir tartışma başladı. Her ne kadar elimdeki kitaba yoğunlaşmaya çalışsam da birbirlerine sarf ettikleri iğneleyici sözler, dikkatimi...

Derken, yavaş adımlarla uçağa doğru yürümeye koyulduk. Yerimize oturduk. Benim yanımda yeni evli oldukları anlaşılan bir çift vardı. Uçak havalandığı dakikada aralarında kısık sesle yürütülen ama içeriği sert bir tartışma başladı. Her ne kadar elimdeki kitaba yoğunlaşmaya çalışsam da birbirlerine sarf ettikleri iğneleyici sözler, dikkatimi dağıtıyordu. Anladığım kadarıyla, kadınla erkeğin ailesi arasında bir tartışma çıkmıştı (bizim coğrafyada çok sık yaşanan bir durum). Kadın kocasından kendini ailesine karşı korumamasından şikâyet ediyordu. Adamın, "N'olur bunu burada konuşmayalım, konuyu şimdi kapatalım!" demesi bir işe yaramıyor, kadın konuyu ısıtıp ısıtıp ortaya getiriyordu. Adam, çareyi gözlerini yummakta buldu. Kendini izole edip, kendine söylenenlerin etkisinden kurtulmaya çalışıyor gibiydi. Öfkeli ve kızgın zamanlarda yapılan konuşmalardan hayırlı bir sonuç alındığını pek görmedim. Konuşa konuşa sorunlar çözülebilir ama öfkeli ve kızgın zamanlarda değil. Bir ara umutlandım. Kadın sustu, gözlerini pencereden dışarı yöneltti. Uzunca bir süre dışarıyı seyretti. "Tamam," dedim, kendi kendime, "Kadın gökyüzünün karanlığı içinde kocasına incitici sözler söylemenin anlamsızlığını fark edip birazdan hoş şeyler söyleyecek." Yanıldım. Öfkeli bir ses tonuyla, suçlayıcı sözlerini sürdürüp, "Bana hiç değer vermiyorsun, beni sevdiğine de inanmıyorum, sevsen ve değer verseydin, ailene bir şeyler söyler, beni korurdun, senden bana değer verdiğini duyana kadar yüzüğümü çıkarıyorum!" dedi. Dediğini yaptı, yüzüğünü çıkarıp çantasının içine hışımla attı. Adam hâlâ suskundu, gözleri kapalı. Birkaç tatlı sözle teselli edebilirdi kadını. Etmedi. Düşünüyordum. Aralarında gezinen, ilişkilerini bozmaya çalışan üçüncü varlığı, şeytanı. Kadın o an sussaydı, adam nasıl davranırdı, diye sordum kendime. Kadını teskin edecek birkaç cümle kadına yeter miydi peki? Her hikâyede, masalda bir erkek, bir kadın, bir de şeytan vardı. Kadını konuşturan, erkeği susturan şeytanın üflemesi miydi?

Kapı Yayınları