Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bir emperyalist yalan "Ermeni kırımı" iftirası 1921-1923'te, 100 yıl önce çöktü. Şöyle ki: 1915'te I.Dünya Savaşı başlarında Rus Çarlığı himayesinde Türkleri arkadan vuran Ermeni çetelerinin saldırıları sonunda Ermeniler tehcir edildi.Tehcir sırasında yaşanan ölümleri "soykırım" diye adlandırmak yüzleşme değil ifitaradır. Milli Mücadele sırasında İtilaf Devletleri İstanbul'u iki defa (1918 ve 1920) işgal edip Osmanlı'nın tüm kurumlarına el koydular. Devlet daireleri, tüm yazışmalar, arşivler İngilizlerin kontrolüne geçti. İngilizler, İstanbul'u işgal edince 1915 Ermeni tehcirinde rol alan asker-sivil herkesi tutuklayıp Malta'ya sürdüler. Bu arada 16 Aralık 1918’de tehcir suçlularını yargılamak için bir Harp Divanı kuruldu.13 Şubat 1919’de Tevfik Paşa hükümeti, Danimarka, Hollanda, İsveç, İspanya hükümetlerine müracaat ederek tehcir komisyonuna üye göndermelerini istedi. Ancak bu isteği İngiltere reddetti.Çünkü İngiltere, tehcirin “kırım olmadığının” anlaşılmasını istemiyordu. Bu nedenle konunun tarafsız yargıçlarca incelenmesini göze alamadı. İngilizler, Malta sürgünlerini,  sözde Ermeni kırımı suçuyla yargılamak istediler. Ancak İngiliz Başsavcılığı,İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiserliği’nin hazırladığı suç dosyalarını dikkate almadı. Çünkü o dosyaların içi boştu. İngiliz Başsavcılığı, 8 Şubat 1921’de İngiltere Dışişleri Bakanlığı’na bir yazı gönderdi. Malta’da bulunan 140 Türk sürgünden sadece 8’i hakkında iddianame hazırlanabileceğini söyledi. Onlar da I. Dünya Savaşı’nda İngiliz esirlere kötü davranmaktan yargılanabilirdi. İngilizler, İstanbul 'daki tüm arşivler ve tüm belgeler ellerinin altında olmasına karşın Malta sürgünlerini Ermeni kırımı suçuyla yargılamak için hiçbir delil bulamamışlardı. Bunun üzerine Amerika’ya başvurdular. Amerikan arşivlerinde belge bulmaya çalıştılar. Washington’daki İngiliz Büyükelçiliği, Londra’ya çektiği telgrafta şöyle diyordu: “Üzülerek arz edeyim ki Amerikan belgeleri içinde Malta’da bulunan Türkler aleyhinde delil olarak kullanılabilecek hiçbir şey yoktur.” Lord Curzon, 10 Ağustos 1920’de İstanbul Yüksek Komiserliği’ne gönderdiği bir yazıda Malta sürgünlerinin yargılanamayacağını duyurdu. İngilizler, ortada hiçbir delil olmadığı için sürgünleri yargılayamadan serbest bırakmak zorunda kaldılar. (Şimşir, Malta Sürgünleri, 17-21) Bilal Şimşir’in “Malta Sürgünleri” adlı kitabında dediği gibi “Ermeni katliamı” iddiası hukuki açıdan Ağustos 1921’de çöktü. (Şimşir, s. 21) Kurtuluş Savaşı sonrasında Lozan Konferansı'nın başlarında 26 Kasım 1922'de Lozan'da İsmet Paşa'ya başvuran bir Ermeni heyeti, dışarıdaki 700.000 Ermeni için Anadolu'da bir Ermeni Yurdu istedi. Ayrıca Lozan Konferansı'nda İngiltere de, tehcir edilen Ermeniler için Anadolu'da bir Ermeni yurdu istedi. Lozan'daki Türk heyeti bu isteği kabul etmedi. Eğer, iddia edildiği gibi Ermeniler (1.5 milyon Ermeni) soykırıma uğratıldıysa 1923'te Anadolu'ya 700.000 Ermeni nasıl ve nereden gelecekti? İkincisi Lozan'da, 1. Dünya Savaşı ve sonrasındaki savaş suçları da masaya yatırıldı. Nitekim Lozan Md.59'da “Yunanistan, savaş yasalarına aykırı olarak Anadolu'da Yunan Ordusunun ya da yönetiminin eylemlerinden doğan zararların onarımı yükümünü tanır" denilerek Yunanistan'ın savaş suçları tescillendi. Lozan'da 1915 Ermeni tehciri de gündeme geldi, ancak Lozan'da, 1915'te Türklerin Ermenilere kırım, katliam yaptığına ilişkin bir maddeye yer verilmedi. Neden bilir misiniz? Çünkü, İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan ve ABD, bu konuda Türkiye'yi suçlayacak bir kanıt, bir delil bulamamıştı. Üstelik İngiltere, 1918-1923 arasında Osmanlı başkenti İstanbul'u elinde tutmasına karşın Ermeni Kırımı iddiasını kanıtlayacak kanıt bulamamıştı. Eğer Lozan'a giderken İtilaf devletlerinin elinde en ufak bir kanıt olsa Türkiye'nin Ermeni Kırımı nedeniyle "savaş suçlusu" olduğu bir şekilde Lozan'a sokulurdu. Nitekim Lozan'da Yunanistan'a Kurtuluş Savaşındaki savaş suçları kabul ettirilmiştir.
Sinan Meydan
Sinan Meydan
·
80 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.