Gönderi

1/10 puan verdi
İslamcıların Piri Şehid Dr.Ali Şeriati'nin böyle bir eseri yok uydurma... Bütün külliyatı bende var... Bütün Kitapları Fecr Yayınevinden çıktı.. Ali Şeriati'den dinsiz adam çıkaramazsınız..Lavukluk yapmayın... Şeriati, yazılarını üçe ayırır: İçtimâiydi (Toplum Bilim) İslâmi/ (İslam Bilim) ve Keviriyât\ Onun bu tasnifini şöyle anlamak da mümkündür. îçtimâiyât, yani sosyoloji yazıları dediği onun toplumcu/sosyalist fikirlerini yansıtır. Keviriyât , onun egzistansiyalizm yani varoluşçuluk ve 'benlik' felsefesi ile ilgili fikriyâtıdır. îslâmiyât ise bu her ikisinin de içerisinde yoğrulduğu ve İslam'ın sembolleriyle, kavramlarıyla ifade edildiği İslam fikriyatıdır. Şeriati'nin tüm düşüncesini İslam Bilim başlığı altında incelemek mümkündür. Bir İslam aydınlanmasına inanan Şeriati, İslam Bilim çalışmalarında İslam'ın henüz çağın dili ile ifade edilmemiş ideolojisini. Egzistansiyalizm, Marksizm ve diğer Batı düşüncelerinden de yararlanarak çağdaş anlamda yeniden güncelleştirmiştir. Şeriati şuna inanmaktadır: Bir kimse İslam Bilim'i yirminci yüzyılda ve İslam'ı yirminci yüzyıl kafasına hakim bütün ideolojilerin ve düşüncelerin üzerinde bir anlayışla kavrayabilir. Yirminci yüzyıl ideolojilerinden geride kalmış bir İslam gidicidir. Bilimden, ideolojiden, sosyalizmden, bilimsel tarih felsefesinden ve egzistansiyalizmden aşağı bir İslam gidicidir ve muhafaza etmek mümkün değildir. Hüseyniye İrşad Kurumu, İslam öğretisini halka yaymaya dönük çalışmalar yürüten özel bir kurumdu.Bugün İran’da “şehid doktor” diye anılan Ali Şerîatî, Şam’da Hz. Peygamber’in torunu Zeyneb’in kabrinin yanına defnedildi. Ali Şerîatî’nin ilk öğretmeni olduğunu söylediği babası Muhammed Takī saygın bir âlim ve öğretmendi. Ulemâ geleneği içinde yetişmiş olmakla birlikte laik eğitim kurumlarında öğretmenlik yapan, daha çok Kur’an tahlillerindeki farklı açılımlarıyla dikkat çeken etkileyici bir kişiliğe sahipti. Muhammed Takī modernleşme politikaları karşısında toplumu uyarmayı bir görev sayıyor, Kur’an’dan ve Şiî tarihinden seçtiği metaforları kullanarak yozlaştığını düşündüğü gençliğe İslâmî kimlik kazandırmaya çalışıyordu. Bu amaçla, İran’daki ulemânın ve topluma yabancılaşmış aydınların metot ve çalışmalarından bağımsız yeni bir dinî yapılanmaya öncülük etmek üzere Kānûn-ı Neşr-i Hakāyik-ı İslâmî adıyla dinî bir öğretim merkezinin kurulmasına öncülük etmiştir (1947). Ali Şerîatî de gençliğinde bu merkezin çalışmalarına katılmış, dinî, millî ve ahlâkî vurgulardan oluşan belli başlı tezlerden bu çatı altında haberdar olmuştur. Ali Şerîatî’nin tasavvur dünyasına yön veren bu etkiler onda köklü bir müslüman söyleminin doğmasına yol açmıştır. Bu din algısını konuşmalarında sık sık tekrarladığı, “Hayat iman ve cihaddır” sözüyle ifade etmiştir. Ona göre öncelikle yapılması gereken şey, bir yandan dini dinamik bir ideal olarak tasavvur ederken bir yandan da ulemânın bilinen yöntemleriyle vakit kaybetmek yerine gençliğin dünyasına ulaşmak ve onu biçimlendirmenin yollarını keşfetmekti. Bunun için gelenekle modernliğin zihin ve bilgi dünyasını buluşturmak gerekiyordu. Şerîatî’nin fikirlerindeki ana tema, toplumun asıl benliğine dönmesini sağlayacak yeni bir İslâm söylemiyle müslümanları yüzleştirmekti. Ali Şerîatî’nin mevcut rejim, Şiî ulemâsı ve seküler aydınlar hakkındaki yaklaşımları her zaman eleştireldir. Bu hususta babasıyla çağdaş olan Seyyid Ahmed-i Kesrevî’nin etkisi önemlidir. Kesrevî, egemenliğe dayalı yapılarından ve zamanı yakalayamayan retoriklerinden dolayı İran ulemâsını ağır biçimde suçlamaktaydı. Ona göre Şiîlik zaman içinde mekanik, efsanevî, tarih dışı ve dogmatik bir yapıya dönüştürülmüştür. Şerîatî’nin Doğu-Batı çelişkisini aşma ve İslâm’ın çağdaş bir sunumunu gerçekleştirme konusundaki perspektiflerine Cemâleddîn-i Efgānî ve Muhammed İkbal’in de önemli etkileri olmuştur. Şerîatî’nin kendi diyalektiğinde aslolan İslâmî ve Şiî sosyal adalet içerikli kavramların terkip edilmesiydi. Çağdaş İran’da özellikle 1970’li yıllarda, laik ya da sol kanat ideolojilerine sapabilecek olan çok sayıda gencin İslâm’ı yegâne mücadele ideolojisi olarak benimsemesinde Şerîatî’nin geliştirdiği çözümlemeler başka dinî içerikli fikirlerden daha çok etkili olmuştur (Hamid İnayet, s. 290-291). Onun ezbercilik karşıtı görüşlerinin etkisi toplumun farklı kesimlerinde karmaşık sayılabilecek değişik tarzlardaki değerlendirmelere imkân vermiş ve artan bir ilgiyle takip edilmiştir. Yıllar sonra İran devrimini ortaya çıkaran dinamikler sıralandığında bu ilgi, Şerîatî adının Âyetullah Humeynî’nin adıyla aynı hizada yer almasına yol açacak kadar etkili ve belirleyici olmuştur. Ali Şerîatî’nin üniversitedeki öğrencilik yılları aynı zamanda onun irfanî düşünceyle sıkı temas kurduğu dönemdir. Aslında liseden itibaren başta Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin Messnevî’si olmak üzere tasavvufun belli başlı klasikleriyle ciddi şekilde ilgilenmesi düşüncelerine mânevî bir zenginlik katmıştır. Şerîatî, tasavvufun kurucu metinlerinden aldığı imgelerle Şiî düşüncesinin belli başlı örneklerini İslâm’ın temel vurgusu ve modern argümanlarla ilişkilendirerek gündelik politik tartışmalara giren yeni bir okuma tarzı gerçekleştirmiştir. Onun için bu tarz, zamanla kendi sembolik üretimini sürekli tazeleyen verimli bir kaynağa dönüşecektir. Öte yandan tasavvuftan devşirip yenilemeye çalıştığı sembolik atıflara ve genel olarak İran toplumunda yaygın olan Kur’an okumalarının ürünü sayılabilecek kabullere karşı geliştirdiği eleştirel tutumu da onun derin huzursuzluğunu açığa vurmaktadır. Şerîatî, söz konusu imgeleri alışıldığı şekliyle tarihsel bir veri biçiminde kullanmak yerine yaşanan gerçekliği dönüştürecek birer bellek diye kodlamaya çalışmıştır. Nitekim onun dinî sosyolojisinin temel argümanları arasında yer alan tevhidî dünya görüşünü de bu niyet içinde anlamak gerekir. Şerîatî’ye göre insanın yaratılışı ve kendisine halifeliğin verilişi, yeryüzündeki otorite ve kulluk ilişkilerinin nasıl düzenleneceği konusunda müslüman topluma esaslı bir model sunmaktadır. Meselâ Kur’an’da zikredilen Hâbil-Kābil kıssasından hareketle hak ile bâtıl arasındaki gerilime tarihsel bir temel aramış, aynı şekilde Bel‘am b. Bâûrâ adlı yahudi bilgininin birikimini kullanma siyasetinden hareketle de pragmatik ulemâ tipolojisini anlamaya çalışmıştır. Aynı kaygılarla Hz. İbrâhim’in bilinen tevhid vurgusunu evrensel bir dünya görüşü için yeniden kurgulamış, yine Hz. Muhammed’in hicretini tarihsel dönüşüm fikrine elverişli bir sosyal teoriye dönüştürmüştür. Şerîatî, Mısırlı yazar Abdülhamîd Cûde es-Sehhâr’ın Ebû Ẕer adlı biyografik çalışmasını Farsça’ya çevirmiş ve Ebû Ẕerr-i Ġıfârî: Ḫudâperest-i Sosyalist adıyla yayımlamıştı. Ebû Zerr’i kendi devrimci tasavvur dünyasının kurucu öğeleriyle buluşturan Şerîatî onu “Tanrı’ya tapan sosyalistlerin mükemmel bir modeli” şeklinde tasvir etmiştir. Aslında Ebû Zer, Şerîatî’nin hayatının her döneminde canlı bir karakter olarak yer alan bir yol göstericiydi. Ali Şerîatî aynı eşleştirme ve sembolik üretimini Selmân-ı Fârisî (Selmân-ı Pâk), Hz. Peygamber’in kızı Fâtıma, torunu Zeyneb ve sûfî geleneğinin önemli simalarından Hallâc-ı Mansûr üzerinde de deneyecektir. Fakat onun için asıl anahtar role Ehl-i beyt, özellikle de Hz. Ali ve Kerbelâ’da şehid edilen oğlu Hüseyin sahiptir. Her ikisi hakkında Şiî tarihinde üretilen gerçek dışı imajları reddeden Şerîatî bütün bu algılamaların ötesine giderek yaşayan Ali’yi ve Hüseyin’i bulmaya çalışmıştır. Hac Ali Şeriati Kadın (Fatıma Fatımadır) Kur'an'a Bakış Ali Şeriati İslam Nedir Muhammed Kimdir Ali Şeriati Ali Ali Şeriati Ali Şiası Safevi Şiası Ali Şeriati Muhammed Kimdir Ali Şeriati Adem'in Varisi Hüseyin Ali Şeriati İslam'ı Tanıma Metodu Ali Şeriati
Aşk ve Devrim
Aşk ve DevrimAli Şeriati · Arya Yayıncılık · 202034 okunma
·
131 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.