Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Hiç de estetik olmayan görsellerle karşınızdayım. Taşınıyoruz. İlk kitaplardan başladım. Zaman içinde bir hayli kitap toplamışız evimize. Elime aldığım her kitap bir milisaniyeliğine de olsa beni başka bir ana götürüyor. Annemin genç kızlığında İsmet Özel’e, Rasim Özdenören’e imzalattığı neredeyse o her yeri çizili kitaplar. Annemin ben 10 yaşına bastığımda tekrar üniversite okumaya adım atmasıyla koleksiyona eklenen çocuk gelişim kitapları. Babamın bayıldığı, Kafkasya'daki yiğitleri konu alan kitaplar. Tüm paramı biriktirip kitap fuarlarında hepsini harcamamdan ötürü her daim taşıyabileceğim kadar aldığım o gençlik kitapları. Okuyabildiğimden bu yana kitap okumayı sevmişimdir. Kitaplar hayata adapte olamayan, belki de olmamayı seçen küçük ben’e bir kucak açmıştır her daim. Kendimi bildim bileli kitap okuduğumu hatırlarım. Dışarıdan hiç de sıkıntılı görünmeyen bu davranış, gerçeklikten kaçmaya çalışan benim savunma mekanizmamdır aslında. Her şeyin fazlası zarar, değil mi? Kitaplıklarıma bakıyorum: Benim 17 yaşındayken diplomasiye heveslenip Dost kitabevinden bir kucak dolusu getirdiğim tüm o araştırma kitapları, otobüs yolculuklarında mola yerlerinin adeta füsunlu marketlerinde satılan kimsenin adını sanını duymadığı yazarların gizem kitapları, sadece hislerimle kitapçıda seçtiğim kitaplar, biraz doğudan biraz da batıdan klasikler, en iyi dostlarımdan birinin aile mesleğinin sahaf olmasından ötürü beni hiç kitapsız göndermediği o “veda” kitapları, çok sevdiklerimden özenle seçilmiş o kitaplar… Belki de çoğunuzun katılmayacağı bir fikre karar verdim. Ani bir karar değil, yanlış anlaşılmasın. Ne zamandır zihnimde filizlenen düşüncelerden biri bu. Şimdi de taşınma konusu açılınca fırsat doğmuş oluyor: Kitaplarımın çoğunu vereceğim. Kitaplarımın sahibi ben değilim, ne de kimse. Kitapların sahibi yoktur. Onlar okunmak isterler, hepsi bu. Bir kere okudum mu artık onları yolculuklarına göndermenin vakti gelmiş demek değil midir? Çoğu dostum kendi kütüphanelerini çocuklarına miras bırakmak istiyor. Altı çizili ve kenarına not alınmış kitapları ilerideki çocukları bu aynı kitapları okurken kendi zihinlerine erişebilsin istiyorlar. Saygı duyuyorum bu düşünceye. Çocuğa hiçbir şeyi zorlamadan yapılırsa elbet. Çünkü çocuğunuzun sizin bir kopyanız olmayacağını, kendi fikirleri ve hobileri olacağını kabul etmelisiniz. Neyse, hem okumadığım kitapların bana olan sitemleriyle başımı ağrıtmak istemem. Okumadığınız sürece en iyi kitabın bile size bir faydası yoktur, diyordu biri. İyi demiş. Evimde hep devasa bir kütüphanem olsun istemiştim. Güzel ve Çirkin’i izleyip de kitapları seven her kız eminim ki onun gibi bir kütüphaneye sahip olmanın hayalini mutlaka kurmuştur. Artık büyük evleri ve içindeki büyük kütüphaneyi düşlemiyorum. Evin en önemli ihtiyacı ne biliyor musunuz? Boşluk. Yaşamaya imkan verecek boşluklar. Dostlarınızla keyifle oturabileceğiniz odalardaki boşluklar. Baktığınızda zihninizi dinlendirecek. Böylelikle huzur bulmak için gözlerinizi kapatmanıza gerek kalmayacak. Tabii bu kararımın arkasındaki en önemli sebeplerden biri de (çağa ayak mı uydurdum nedir?) kitap okuma işini dijitalleşmeye dökmüş olmam. Kobo’mla e-kitap okumaktan oldukça memnunum (Cüzdanım da memnun). Hiçbir kitap yanımda taşımak için çok ağır değil. Her daim elimi atabileceğim şekilde yanımdalar. Bu lüks hayatımın kalitesini artırdı doğrusu. Kütüphaneleri hala çok seviyorum elbette. Ruhu olanları özellikle. İncelikle derlenmiş olanları. Elimi kitaplara atmayı seviyorum, bir çocuğun başını okşar gibi. Sadece şu üç günlük hayatta onları sahiplenip oradan oraya sürüklemek istemiyorum hepsi bu. Anılara bağlanmak beni hep korkutmuştur, belki de kitapları bırakmak istememin sebebi biraz da bu. Belli eşyaları elinize aldığında sanki o anıların kilidini elinizde tutuyor gibi hissediyor insan. Halbuki tuzak bu. Hayat ancak ileriye doğru yaşanıyor. Bazı zamanlar geçmişin o tanıdık ve rahat kanatlarının altına ne kadar girmek istesek de. Özel koleksiyonlarla, ilk basımlarla, imzalı kitaplarımla, biricik hediyelerimle, ne zaman okusanız bıkmadığınız şiir kitaplarımla yola devam. Duygusal hissediyorum.
·
77 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.