Hababam Sınıfı/ Rıfat Ilgaz
Bu ay öğrencilerimle "Yol Arkadaşım Kitap" projesi Rıfat Ilgaz'ın kült eserlerinden Hababam Sınıfı romanını okuyup tahlil ettik. Okuyan ve programa katılan tüm öğrencilerimi kutluyorum.
Hababam sınıfının uzun bir hikâyesi var, en geçmişi Rıfat Ilgaz'ın kendi yatılı okul dönemlerine dayanır, ilhamını oradan alır. Bir yıldan fazla bir zaman Dolmuş Dergisinde peyder peyder yayınlanıp rağbet görünce önce Roman olarak basılıyor, devamında tiyatro ve sinamaya geçiyor. Sinema olayı biraz farklı olmuş tabii, senarist ve yönetmenler temayı kitaptan alsalar da kitaba bağlı kalamamışlar, kitapta öne çıkan karakterler film de geri planda kalmışlar ya da hiç yoklar, filmde öne çıkanlar kitapta yoklar. Hafize Ana, kitapta yok, Mahmut hoca düşman değil, İnek Şaban bön, aptal biri değil aksine çok zeki ve başarılı, çalışkan bir öğrenci, kitap yatılı yurtta geçer, fakir aile çocuklarının yurdudur, film özel kolej vs vs.
İzahı olmayan şeylerin mizahi olur diye bir söz var, kitabın asıl amacı, çökmüş bir eğitim sisteminin eleştirmek ve bunu mizahi bir dille anlatmak. Bu hususta yazara da senaristlere de ya da böyle düşünen kim varsa katılmıyorum. Bizim ülkemizin demografik yapısı belli, bir Firlandiya değiliz, bir kere öğrenci sayımız onların nüfusundan fazladır. Demiyorum şaha kalkıyoruz, demiyorum Avrupa bizi kıskanıyor ya da dünyada zirvedeyiz ama mevcut şartlarda olabildiğince ilerliyoruz, kitabın yazıldığı tarihten baktığımızda eğitim o zaman çökmüş, enkaz var, haliyle kimsenin sağ çıkmaması gerekiyor, ama öyle değil, nice insanlar çıktı bu sistemden, Orhan Pamuklar, Aziz Sancarlar, Fuat Sezginler, bircok kitabını okuduğum ve Cahit Arf'tan on üzerinden on alan tek öğrenci, Türkiye'nin ilk Atom mühendisi Ahmet Yüksel Özemreler, yirminci yüzyılın en büyük beyin cerrahi Gazi Yaşargiller...Biz çok karamsar bir milletiz, neler yapabiliriz diye düşünmüyoruz, gördüğümüz tabloda ne kadar kusur varsa dile getiriyor, ıslahına bir fırça da almıyoruz elimize, eleştiri de eleştiri... Ben umitvarım. Bizim sistem rehabilite edilebilir ama çökmüş diyemeyiz. Her dönemin iyi ve hayta öğrencileri olur.. mutlak iyi veya mutlak kötü öğrenci yoktur.
Şair Abdurrahim Karakoç bir şiirinde derki; söyleyecek çok söz var ama hele dursun...