Gönderi

325 syf.
10/10 puan verdi
Charlie zeka geriliği ile doğmuş bir bireyde. Annesi onun normal cocuklar gibi olmasi için doktorlara götürür. Baskı yapar. Kız kardeşi doğduğunda ise bakim evine gönderir. Buraya gönderilmesini istemeyen Hernan amca ise ona sahip çıkar ve bir fırına yerleştirir. Okuma yazma öğrenmek için gittiği kursta Alice ile tanışır. Alice Charlie yi bir deneyde denek olması için ikna eder. Ameliyat olacaktır ve zeka seviyesi yükselecektir. Ameliyat yapılır. Charlie artık çok zekidir. Ancak olaylar beklediği gibi gelişmez. Kitap gerçekleri acımasızca insanın önüne koyuyor. Bitişi ise kalbinizde ince bir sızı bırakacak. Tavsiyemdir. Alintilar = Hayat dediğin şey nedir ki? Labirentlerden oluşan bir kutu." Şimdi anlıyorum ki, üniversiteye gitmenin ve bir eğitim almanın en önemli nedenlerinden biri, tüm hayatınız boyunca doğru olduğuna inandığınız şeylerin doğru olmadığını ve hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını öğrenmekmiş. Bol bol hayal ürünü romanlar okuyor ve hiç bitmeyen bir açlığı doyurmaya çalışıyorum. Bir yetişkin olmak istiyorsun, ama senin içinde hâlâ küçük bir çocuk var. Yalnız ve korkmuş.” Geçmişe takılıp kalmakla aptallık ettiğimin farkındayım... Beni evden çıkıp sokaklarda gezinmeye zorlayan şey ne? Tek başıma dalgın dalgın dolaşıyorum ve bu insanı gevşeten bir yaz gecesi gezintisi değil,bir yere varma acelesi içindeyim—ama nereye? Soğuk gri rengin yarattığı duygu—bir teslimiyet hissi—her bir yanımı çepeçevre sarmıştı.bu insanları dünyaya kazandırmak için girişilmesi gereken herhangi bir rehabilitasyondan veya tedaviden söz edilmemişti.Kimse ümit sözcüğünü ağzına almamıştı.Konu sadece yaşayan ölülerdi—veya daha da kötüsü,hiçbir zaman tam anlamıyla yaşıyor biliyor olamayan insanlar ve onların yarattığı duyguydu.Doğdukları andan itibaren solmuş ve kurumuş olan canların her gün gözlerini geçen zamana ve boşluğa dikmeye mahkum olanların yarattığı duygu.. Hiç biri gözlerimin içine bakamıyordu ve ben de onlardan yükselen husumet dalgasını hissedebiliyordum.Önceleri,bana gülüyorlar,cehaletimden ve yavanlığımdan dolayı beni küçük görüyorlardı;şimdi de, bilgimden ve kavrama yeteneğimden ötürü benden nefret ediyorlardı. Sabırlı ol.Unutmaki başkalarının öğrenmek için bir ömür verdiği şeyleri sen bir kaç haftada öğrenmeyi başardın.Sen bilgi emmekten sırılsıklam olmuş kocaman bir sünger gibisin.Yakında olayların arasındaki bağlantıları birbirinden farklı öğrenme dünyalarının nasıl bir ilişkide olduğunu görmeye başlayacaksın.Hem de tüm seviyeleriyle devasa bir merdivenin basamakları gibi...Sen etrafındaki dünyayı daha çok,daha çok görmek için daha yükseğe, daha yükseğe tırmanacaksın. Babam benim öteki çocuklar gibi olmaya zorlanmamamı ve rahat bırakılmamı savunurdu.Diğer çocuklar gibi olmasam da, kendime ait bir hayatım olmasından yana tavır almıştı.Hep beni savunmuştu.Bir şeyler paylaşabilceğim biriydi o benim için. Dr.Strauss böyle bir durumun beni bilinçaltımın bilincimin bazı şeyleri hatırlamasını engellemeye çalıştığı bir noktaya kadar getirdiğini söylüyor.Bu geçmiş ile şimdiki zaman arasında kalan bir duvarmış.Bu duvar bazen öylece kalırmış,bazen de parçalanırmış.Parçalandığı takdirde onun arkasında kalan şeyleri hatırlamak mümkün olabilirmiş. Eğer zekanın ne olduğunu veya nerede olduğunu bilmiyorlarsa, bir insanda ondan ne kadar bulunduğunu nasıl anlayacaklar ki? Öğrenmek tuhaf bir olay: Ne kadar derinlere gidersem, var olduğunu bile bilmediğim şeylerle karşılaşıyorum. Kısa bir süre önce, her şeyi -dünyadaki tüm bilgileri- öğrenebilirim gibi aptalca bir hisse kapılmıştım. Şimdi ise, sadece onların var olduğunu bilebilmeyi ve bir nebzesini anlayabilmeyi ümit ediyorum.
Algernon'a Çiçekler
Algernon'a ÇiçeklerDaniel Keyes · Koridor Yayıncılık · 201515.3k okunma
·
41 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.