Gönderi

Sanılır ki kitle hareketleri –özel olarak da devrim- ifade, eylem ve vicdan özgürlüğüne kavuşmak isteyen kitlelerin yozlaşmış ve baskıcı bir tiranlığı yıkmak üzere aldığı kararın bir sonucudur; oysa bunlar hâkim düzenle çatışmalarında hareketin düşünsel atalarının çıkardığı gürültü patırtıdan kaynaklanır. Çoğu zaman kitle hareketlerinin, yerini aldıkları eski düzene oranla daha az bireysel özgürlük tanımaları, hareketi kritik bir noktada ele geçiren ve doğacak özgürlük konusunda halkı aldatan iktidara aç bir kliğin entrikalarına dayandırılır. Aslında bu süreçte yalnızca entelektüel öncüler aldatılmaktadır. Mevcut düzene isyan ederler, onun irrasyonelliğini ve beceriksizliğini alaya alırlar, gayrimeşruluğunu ve baskıcılığını kınarlar, insanların kendilerini ifade edebilmeleri ve gerçekleştirebilmeleri yönünde çağrıda bulunurlar. Çağrılarını olumlu karşılayan ve onları destekleyen kitlelerin, aynı şeyler için kıvrandıklarını sorgusuz sualsiz kabul ederler. Halbuki kitlelerin özlemini çektiği özgürlük, kendini ifade etme ve gerçekleştirme özgürlüğü değil, özerk bir varoluşun çekilmez yükünden kurtulma özgürlüğüdür. Onlar "seçme özgürlüğünün korkunç yükünden kurtulmak, etkisiz benliklerini gerçekleştirmenin ve ortaya çıkan kusurlu ürünün suçunu üzerlerine almanın çetin sorumluluğundan kurtulmak isterler. Onların istedikleri vicdan özgürlüğü değil; körü körüne, otoriter inançtır. Eski düzeni, bağımsız ve özgür insanlardan oluşan bir toplum yaratmak için değil, tekdüzelik, bireysel anonimlik ve kusursuz bir birlikten oluşan yeni bir yapı kurmak için yıkarlar. Onların ayaklanmaları eski rejimin kötülüklerine karşı değil, zayıflığına karşıdır; onların şikâyeti eski rejimin baskısı değil, toplumu kudretli ve yekvücut hale getirecek bir biçime sokamamış olmasıdır.
Sayfa 178Kitabı okudu
·
37 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.