Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Uzun Bir Yolculuk
Bu kurumda çalışmak birçok şeyi tecrübe etmeme olanak sağlarken birçok şeyi gözlemlemem için bir film sahnesi de oldu. Birçok ebeveyn gördüm bir çok aile… Çocuklarını içten bir şekilde destekleyen hayat kadını da gördüm. Mal mülk içinde çocuklarını öksüz yetim bırakmış anne babalar da. “Kurumda kalırsan” koşuluyla ikna edilmiş çocuklar gördüm. Terk edilen, aranıp sorulmayan çocuklar. Ama bir de sürekli kurumun görüşme, konuşma, ziyaret kurallarını ihlal edercesine çocuklarına bağlı mağdur olanları da gördüm. Koşullar ve ihtimaller yüzünden birbirinden istemeden koparılmış aileler gördüm. Yıllar boyu bir türlü iyileşmeden şartlar ve bir türlü kavuşamayan biri birini gördüm. Sonra araya yıllar girmiş kavuşmalar… Anne babadan çok dede, babaanne, anneanne gördüm torunlarına sahip çıkmak uğruna ağlayıp sızlayan… dört yapraklı yonca yaprağından medet uman çocuklardan, vefa bilmeyen gençlere yol alan uzun bir yolculuğa şahit oldum. Çocukluğunda kuramadığı bağı gençliğinde gençliği ile harcayan. Her türlüsünü gördüm bu bakımını üstlenmiş olmanın: her koşulda sır saklayan çocuklardan, en ufak bir ilgiye sarılan. Babası tarafından sevilmeyen kız çocuklarının kendilerinden yaşça büyük erkeklere koşulsuz şartsız koşan. Evet doğru istenmediğini duyan ve bilen çocukların daha hırçın ve öfkeli davranış sergilemesi ve “burada yetişen çocuklardan adam çıkmaz” lafı kesinlikle yalan. Bir şeye tutunmaya ihtiyacı var bu çocukların kendisine inanan. Evet önyargıları da var hep terk edilecekmiş gibi hep başarısız olacakmış gibi hep yanlış yapacakmış gibi ve sevilmeyecekmiş gibi kimse tarfından. Gönülleri yorgun bu çocukların… Evet doğru lüzumsuzca okullarda istenilmedikleri, eğitimin uğraşmak istemediği… ve çok var öyle itilip kakılan… Sonra bütün hıncını öfkesini kurumdan, eşyalardan kendinden çıkaran… Çok var başkasının çocukları yüzünden kendine zarar veren kendisine kıyan… Yapmayın. Biz çalışanlar olarak onları öfkeleriyle, kalplerindeki merhametle, sevgi dolu bakışlarıyla, yaralarıyla, deli dolu sabırsız, doyumsuz halleriyle sevmiş ve kabul etmişken toplumla bağlarını sözlerinizle kesmeyin. Sorularınızla rahatsız etmeyin. Yormayın. Elbette doğru değil fakat en azından yetişkinler olarak hoş görün, ötelemeyin. Okulda öğretmenler sevin, dolmuşta teyzeler… birkez de siz yer verin. Yolda amcalar; kolayca söylenmeyin. Birkez de gerçekten siz boşverin. Hepinizden eğitimci olmanızı elbette beklemiyoruz fakat hoşgörülü olmayı deneyin. Bir çoğu birçok açıdan sorunlu ama sorunları acılarından. “Dil hep dişin olmadığı yere değer” derler ya öfkeleri cevapsız sorularından. hissettirmedikleri kaygıdan hiç sormadıkları ve yardım istemedikleri gelecek yorumundan. Bağışlayın. Sevin, çünkü sevmek en kolay…
·
33 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.