Gönderi

318 syf.
·
Not rated
Yaşar Kemal bir hafıza. Olaylar kronolojisinin hafızası değil; acının, var olan toplumsal ve kültürel alışverişinin hafızası. Varoluş çığlıkları atan insanların bilinçaltı. Olaylara bakarız. Tarihsel olaylara; Mübadele, Sarıkamış, Çanakkale savaşı, Ezidi soykırımı, Ermeni olayları, ... Bunları ne savaşı başlatanı anlatarak ne de savaşanları baz alarak anlatır. Geride kalanları, maruz kalanları, varolmaya çalışanları konu alır. Sarıkamış’ta donmuş, kırılmış, bitten ölenleri sayıklayanları anlatır. Gidene mi zor kalana mı? Yaşar Kemal bir seri hazırlamış. Ada hikayesi serisi. İyice hemhal olalım diye de tasvirleri yapmış da yapmış... İsim geçiyor başımızı istediği tarafa çeviriyoruz ve bir süre sonra bakmıyor, o karakterin kendisi oluyoruz. Türk Edebiyatının Homeros’u diye boşuna anılmıyor. Efsane bir dil, dimağ, hafıza... Savaşlardan, kırımlardan, sürgünlerden arta kalan insanların, Yunanistan’a gönderilen Ruların boşalttığı bir adada yaşam kurma çanalarını anlatır. İnsan kalabilenlerin hikayesi.. Lena ana, Vasili, Poyraz Musa, Hüsnü, Melek Hanım, Nişancı, Kadri Kaptan... ilk konuklarımız. Vasili gibi Robinson Cruose olup dolaştım bazen, bazen Poyraz ile Feqiyê Teyran’ı hatırladım; Zümrüd-ü Anka kuşunun sesin aşık oldum duymuşçasına, Lena ana ile Cengiz Aytmatov’un “Toprak Ana”sındaki aileler tekrar hatırladım... Savaşı icat eden, görmesin cennet yüzü. Ada sakinleri ama toplanma yeri sakinleri gibi. Kıyametleri kopmuş savrulmuş insanlar. Savaş bitmiş ve Lozan antlaşması yapılmış. Lozan sonrası boş yerleşim yerlerine insanlar yerleştirilmeye başlanmış. Bu insanlar yol, iz bilmezler ki... mübadele olmuş. Buldukları ve burada yapabilirim dedikleri yerlere yerleşiyorlar. Karınca adası bu adalardan biri. Bu adaya yerleşen çoğu Anadolu'nun farklı yerlerinden gelmiş çeşitli kültürlerdeki insanların hikayeleri. Kadınlı erkekli, çocuk, yaşlı hepsinin bir savaş hikayesi var. Buna askerlik hikayesi diyorlar. Hani erkeklerin bitmez askerlik anıları olur deriz, böyle bir geyik yapılır. İşte bu insanlar anlattıkça bitiremiyorlar ve onları dinlemek hiç kolay değil. Her bir karakterin hikayesini ayrı ayrı okurken çokça değişik kültür, gelenek ve görenek, efsaneler ve mitoloji, tarihi olay anlatıyor ve şahıslar tanıyor ve anımsıyoruz. Öyle ki bazen Çanakkale ya da Sarıkamış'taki savaşta ya anne olup asker gönderiyorsunuz ya da elinizi bekleyen bir göz oluyorsunuz, bazen mübadeledeki sürgün de varınızı yoğunuzu dönme umudu ile acılarla bırakıyorsunuz. Adaya geliyorsunuz ve... İda Dağı efsanelerini, Hızır'ın mavi keçilerini, Girit'in soylu atlarını, Kafkas halklarının yiğitliğini, Dengbejleri, zeytin dalları ile pişirilen balığın kokusunu alıyor Lena anayla herkesin karnının açlığını dert ediniyorsunuz. Kültürler iç içe, insan olmak ilk erdem. Bu insanlar dertlerini unutup uyanır da karşıt olur mu? Farklılıkları gözlerine batar mı? Bu insanlar germek kişiliklerini mi sergiliyor? Aklımda sorular... Severek okudum. İkinci kitabına yoksunluğunu hissederek heyecanla başlıyorum. Yaşar Kemal okuyun, lütfen. Keyifli okumalar!
Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana
Fırat Suyu Kan Akıyor BaksanaYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20206.5k okunma
·
57 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.