Gönderi

222 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 5 days
Daha önce
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu Madonna
ve
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki Şeytan
'ı okumuş ve çok beğenmiştim ancak Yusuf ile yollarımız kesişmemişti bir türlü. Halbuki sevgili
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
'nin yazdığı ilk romanmış. Kitapçılardayken sürekli gözüme çarpan ve online kitap satan sitelerde sürekli sepetimde duran bu etkileyici romanı sonunda alıp okuyabildim. Gerçekten, roman hakkında tek bir kelime kullanmam gerekse bu olur sanırım... Etkileyici... "1903 senesi sonbaharında ve yağmurlu bir gecede Aydın'ın Nazilli kazasına yakın Kuyucak köyünü eşkıyalar bastılar ve bir karı kocayı öldürdüler." Gerçekten kitap hakkında neredeyse hiçbir bilgim olmadan alıp okudum ancak gerçekten şu giriş beni o kadar etkiledi ki... Hem merak uyandıran hem korkutucu hem de gerçekten çarpıcı bir girişti ve okumaya başladığınızda bir anda kitabın içine çekiliyorsunuz... Bu akıcı girişten sonra direkt Yusuf'la tanışıyorsunuz zaten. Yalnız o derece zor bir durumda bu küçük çocuğun duruşu ve tavırları hem insanı mahvediyor hem de ona karşı hayranlık uyandırıyor gerçekten. Sonrasında Kaymakam Salahattin Bey Yusuf'a acır ve onu evine alır. Ancak eşi Şahinde Yusuf'tan hiç hoşlanmamaktadır. Yıllarca sadece tahammül eder ama en ufak bir fırsatını bulduğunda ona zarar verebilecek her şeyi kullanmayı ihmal etmez. Ve evin küçük kızı Muazzez... Muazzez'in elinde ilgisiz bir anne ve sürekli çalışan bir baba olduğundan dolayı Muazzez'i aslen Yusuf büyütür. O da evde en çok Yusuf'u sever ve onun sözünden asla çıkmaz. Zamanla bu ağabey - kız kardeş ilişkisi öncelikle Muazzez'in tarafından aşk ilişkisine dönüşür. Tabii hikaye oraya gelene kadar türlü türlü olaylar olur. Her zamanki gibi kapitalizmin ve paranın gücünün her şeye yetebileceğini gösteren durumlar yaşanır. Bu sırada Muazzez evlenecek yaşa(!) gelmiştir ve şu sözleri bu kısmın genel özeti olabilir: "Ağabey, beni kaça sattınız?" Bu sözler aslında o zamana göre daha az olsa da realist bir şekilde ülkemizin de özetidir aslında. Çocuk gelinler hala var, ve zihniyetimiz değişmedikçe olmaya devam edecek. Ama her noktada buna karşı durmak gerekiyor. *!SPOİLER!*Bir de şunu merak ediyorum, Ali ölmeseydi ne olacaktı mesela? Yusuf kendisine ket vurup üvey kardeşiyle Ali'nin düğününde eğlenebilecek miydi yoksa yine Muazzez'i kaçırıp babası saydığı adamı o kadar borçla mı bırakacaktı? Bence Ali'nin ölmesi kolay bi kaçış yolu olmuş, asıl Ali ölmeseydi işler nasıl ilerlerdi onu da merak ediyor insan. Sonrasında Yusuf tek çaresinin bu olduğunu düşünerek kızı kaçırır, Salahattin Bey yalvar yakar ikisini geri getirir ve evlendirir. Burayı okurken de çok duygulanmıştım mesela. Koskoca Kaymakam, belki oradaki herkes onu tanıyor ancak 'millet ne der?' diye düşünmektense çocuklarının mutluluğunu ve refahını seçiyor. Salahattin Bey bütün hikaye boyunca en sevdiğim karakterlerden birisi oldu gerçekten. Ama adamın hayatı bir türlü yoluna girmedi. Şahinde kadar şeytan kalpli bir kadınla nasıl evlenmiş onu da anlamadım ya, neyse. Öldüğünde de çok üzülmüştüm. Keşke Yusuf kızı kaçırdığında geri dönmeseydi. Bir şekilde geçinirler ama en azından birlikte ve mutlu yaşarlardı. Bundan sonrası büyük bir dram zaten. Gerçekten son 50 sayfayı merakla o kadar hızlı okuyorsunuz ki bir anda bitiyor kitap ve öylece kalakalıyorsunuz. Muazzez... Ah Muazzez, ah! Sadece şu negatif eleştirim olabilir, başlarda çok fazla günümüzde kullanılmayan (Osmanlıca ya da Arapça olduğunu sanıyorum) kelimelere sahip. Günümüzden yıllar önce yazılmış bir eser ve eski kelimelere sahip olması doğal ancak okurken biraz metnin akıcılığını bozduğunu ve odaklanmayı zorlaştırdığını düşünüyorum. Onun haricinde beni derinden sarsan bir okuma oldu. Okumayı düşünen herkese kesinlikle tavsiye ederim. Buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim. Herkese iyi okumalar.
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021176.1k okunma
·
107 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.