Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

637 syf.
10/10 puan verdi
·
20 günde okudu
Kitabın başkahramanı Nehlüdov toplumun üst sınıfına mensup birisi. Gençliğinde temiz, iyi yürekli bir delikanlı olarak anlatılır fakat, özellikle orduya katılmasıyla katılmasıyla beraber, ileriki zamanlarda karakterinde bozulmalar meydana gelmiştir: «Bu korkunç değişikliğin tek nedeni, kendine inanmayı bırakıp başkalarına inanmaya başlamasıydı. Kendine inanmaktan vazgeçmiş, başkalarına inanmaya başlamıştı, çünkü kendine inanarak yaşamak çok zordu: kendine inandığında sorunlarını kolay sevinçler arayan hayvansal “ben”in yararına değil, neredeyse her zaman bu hayvansal “ben”e karşı koyarak çözümlemesi gerekiyordu; oysa başkalarına inandığında ortada çözümlenecek bir sorun olmuyordu. Her şey zaten çoktan çözümlenmişti, hem de ruhsal “ben”e karşı, hayvansal “ben”in yararına çözümlenmişti. Ayrıca kendine inandığı sürece hep insanlar tarafından ayıplanmışken, başkalarına inandığında çevresindeki insanların övgüsünü kazanıyordu.» Nehlüdov içinde bulunduğu topluma uyum sağlamak uğruna, önceden ruhunda baskın olan iyi tarafını baskılamış ve kendini hayvanî tarafına teslim etmiştir ya da etmek zorunda bırakılmıştır. Çünkü aynı Peyami Safa’nın dediği gibi: "intibak zorlaştıkça ferdiyet artar. Çünkü intibak daima ferdiyetten bir fedakârlık pahasına mümkündür.” insanın, içinde yaşadığı topluma uyum sağlaması için gerçekte olduğu kişiden fedakarlıklar yapması gerekir. Nehlüdov; tanrı, gerçeklik, yoksulluk gibi konular hakkında kafa yorduğunda, harcamalarını kısıtlayıp eski paltosunu giymeye devam ettiğinde veya içki içmediğinde insanların onunla alay ettiğinden bahseder. Büyük paralar harcadığında ise herkes onu övüyordur. En sonunda teslim olur ve kendisine inanmayı bırakır: «Nehlüdov, ilk başta bununla mücadele ediyordu ama mücadele çok zordu, çünkü kendisine inanarak iyi saydığı her şey, başkalarınca kötü sayılıyordu ve tam tersine kendisine inanarak kötü saydığı her şey de çevresindeki herkes tarafından iyi sayılıyordu. Sonunda Nehlüdov teslim oldu, kendisine inanmaktan vazgeçip başkalarına inandı. Kendini yadsımak ilk zamanlar hoşuna gitmiyordu, ama hoşuna gitmeyen bu duygu çok kısa sürdü.» Bu kötü halinin etkisiyle Katerina ile birlikte olur, eskiden onu ilahi bir varlık olarak görürken şimdi kadınlar onun için sadece zevke giden yoldan ibarettirler. Hatta hemen sonrasında, oldukça gurur kırıcı bir şekilde Katerina’nın eline yüz ruble sıkıştırır çünkü arkadaşlarından öyle olması gerektiğini öğrenmiştir. Roman, Nehlüdov'un jürilik yaptığı davada Katerina ile karşılaşmasıyla başlar. O andan sonra Katerina’nın içinde bulunduğu durumu gören ve suçlunun kendisi olduğunu anlayan Nehlüdov vicdan azabı duymaya, daha önceleri bastırdığı içindeki o iyi tarafın sesini dinlemeye başlar. Ruhundaki bu uyanışla içine girmek uğruna çabaladığı yüksek tabaka toplumumun ne kadar ikiyüzlü, yapmacık olduğunu fark eder. “Son zamanlarda insanlara karşı, özellikle de bugün prense, Sofya Vasilyevna’ya, Missi’ye ve Korney’e karşı hissettiği tiksinmenin kendi kendisinden tiksinme olduğunu birden anladı.” İşlediği suçun kefaretini ödemek için hayatını değiştirmeye, zenginliğinden vazgeçmeye ve Katerina ile evlenmeye karar verir. Yolculuğunda, ülkesini yöneten insanların görmezden geldiği halkın birçok içler acısı durumuna şahit olur. Bu yönden de roman bir sistem eleştirisi özelliği taşır. Özellikle ceza sistemini yerden yere vurur: “Daha binlercesinin yakalanmadığını bildiğimiz halde, böyle rastlantıyla elimize düşmüş bir çocukla yetiniyoruz ve onu hapishaneye, tam bir tembelliğin hüküm sürdüğü ya da en sağlıksız ve anlamsız işlerin yapıldığı koşullara, kendisi gibi laçkalaşmış ve hayatta yolunu şaşırmış insanların arasına koyuyoruz, sonra da cezasını çekmesi için Moskova ilinden İrkutsk iline en ahlaksız insanların arasına sürüyoruz. Bu tip insanların içinde doğdukları koşulları ortadan kaldırmak için bir şey yapmak şöyle dursun, bunları yaratan kurumları teşvik ediyoruz üstelik. Bunların hangi kurumlar olduğu bellidir: fabrikalar, imalathaneler, atölyeler, meyhaneler, genelevler. Ve biz bu kurumları ortadan kaldırmadığımız gibi, gerekli sayarak özendiriyor, çekidüzen veriyoruz. Bir tane değil, milyonlarca insanı bu şekilde yetiştiriyoruz ve sonra bir tanesini yakalayıp bir iş yaptığımızı, kendimizi koruduğumuzu ve onu Moskova’dan İrkutsk iline gönderdiğimiz zaman artık bizden beklenen bir şey kalmadığını sanıyoruz. Artık insan olarak değil, yalnızca huzurumuzu ve rahatımızı sağlamak için gerekli eller ve bedenler olarak gördüğümüz kenara itilmiş bu yaratıklara, bu komediye harcadıklarımızın yüzde birini olsun harcamış olsaydık keşke,” diye düşünür.
Diriliş
DirilişLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202117,3bin okunma
·
70 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.