Gönderi

BEYZA ALKOÇ - BUL BENİ
Aklımda birkaç cümle vardı oradan ayrılırken, Musa Erman'ın bana söylediği "Belki de bu hikayenin eksik sayfası sensin Derin." cümlesi dönüp duruyordu kafamın içinde. Sonra kendi sesim yankılanıyordu kulaklarımda, "Bu bilye bana şans getirsin." Sonra Aziz Ata'nın sesini duyar gibi oluyordum, "Senin olsun, şans getirsin.." Dünya Can'ın ve Berfu'nun Baran'ın geri döneceğine inandıklarına dair cümlelerini duyuyordum kafamda. Baran'ın siyah saçlarını anımsıyordum, iki siyah gözü ile yüzüme baktığı ve bana öfkelenip "Mavi." dediği o anı hatırlıyordum. Annemin partileri, başarı basamaklarını bir bir yükselirken müzik eşliğindeki o salınışlar... Yıllar önce, çocukluğumda, babamı en net hatırladığım o gün yüzüme gelen o pilav kaşığını hatırlıyor musunuz? Kalbimi o andan daha fazla kıran hiçbir an yaşayamam derdim kendime, oysa bugün aldığım haber hayatımın en kötü anını yaşatmıştı bana. Baran'ın kyafetlerini kan içinde hayal etmek, birlikte aldığım o bir çift keten ayakkabıyı ormanın çalılıklarının arasında resmetmeye çalışmak benim için yaptığım en kalp kırıcı şey olmuştu. Kırık bulunan o telefonun içi bizim çocukluğumuzla, arkadaşlığımızın hatıralarıyla doluydu. O telefonun içi neşeyle, hüzünle ve hatıralarla doluydu. Ses kayıtlarıyla, mesajlaşmalarla doluydu. Ondan bir mesaj ya da bir arama geleceğine inanmıştım onsuz geçen tüm bu haftalar boyunca. Oysa telefonu onun yanında bile değildi... Gözlerim uzun süre arabanın arka camından görünen evimizde, sokağımızda kaldı. Arkadaş buluşmalarımız, sohbetlerimiz orada kalmıştı ve belki de bir daha hiç yaşanmayacaktı. Kutlamalar, partiler, konfetiler ve melodiler ardımızda kalmıştı. Hayatımın partisinin balonları çoktan patlamıştı. Geriye yalnızca sönük balonlar ve terk edilmiş bir parti salonu kalmıştı adeta.
·
38 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.