Neolitik müziğe dair en zengin örnekler Çin'den kaynaklanmıştır. Henan eyaletindeki Jiahu köyünde bulunan mezarlar, Peiligang kültürüne ait sayısız nefesli çalgı içerir; kuş kemiklerinden yapılan bu çalgılann üzerinde, gerçek anlamda müzik dizileri oluşturacak derecede titizlikle konumlandırılmış delikler vardır. 7000 yıl öncesine dayanan bu diziler, Do-Re-Mi şeklindeki diyatonik dizilerimizden pek farklı değildir. Jiahu'da Çin ve Uzakdoğu'da müziğin tarihöncesi döneminden başlayarak tarihi dönemde Shang (MÖ XVII-XII. yüzyıllar), Zhou(MÖ VIII. yüzyıl) ve daha sonraki hanedanların müzik açısından zengin, aristokrat mezarlarına kadar geliriz. Ancak Çin müziğinin kökenleri daha da gerilere, insanlığın ilk ortaya çıktığı döneme kadar dayandırilmalıdır. Bundan 10 bin yıldan uzun bir süre önce Asya'nın doğusundan hareket eden ilk Amerika yerlilerinin kamış ve trompet gibi çalgılari yanlarinda götürdükleri düşünülür. Trompetler, kavallar ve parmaklar için delikler içeren flütler Colombo'dan (1451?-1506) yüzyıllarca öncesinden itibaren Amerika'nın tamamında yaygındı, ama telli çalgılann bilinmediği sanılır. Bilinen en eski telli çalgılar günümüzde İran'da yer alan Ur'da bulunmuştur ve yaklaşık 5500 yıl öncesine tarihlenir. Ancak müzik, Neolitik Çağda yaşamış çiftçilerin icadı değildir. Fransa, Almanya ve Avrupa'nın başka yerlerinde mağaralarda yürütülen kazılar sonucunda bazıları bilimsel olarak tarihlendirilebilen daha da eski keşifler yapılmıştır. Fransa'da, Pirene dağlarında bulunan ve resimlerden izler içeren yankılı bir mağarada, dört delikli nefesli çalgılarin yapımında kullanılmış 20'den fazla kuş kemiği bulunmuştur. Almanya'nın güneyindeki başka mağaralarda son yıllarda, günümüzden 36 bin yıl öncesine tarihlendirilebilecek benzer, ama daha incelikli (bazılari fildişindendir) çalgılar bulunmuştur. O dönemde insanlar Avrupa'ya yeni ulaşmıştı; bu durumda da zamanda bu kadar geriye gidildiğin de bile muhtemelen müziğin "kökeni"nin hala çok uzağındayızdır. Günümüzde bazı tarihöncesi araştırmacılari ve müzikologlar müziğe dair becerilerin, bir araya geldiklerinde düşüncelerin, dilin ve kelimelerin gelişimini mümkün kılan, dolayısıyla da atalanmızı ilk insanlara dönüştüren unsurlar arasında yer aldıkianna inanır. Bu dönüşümün iki milyon yıl önce Afrika'da gerçekleşmiş olması muhtemeldir.