Gönderi
"Birey, toplumun aynasıdır."
"Kocaman bir gözyaşıyım ben,
düşsem kimin gözünden attın kendini derler."
***
“Binlerce yıldır evriliyorum ve geldiğim noktaya bak: Sırt ağrıları ve kafa karışıklığı... İnsanın insana zulmüne tanıklık edip duruyorum. Bilseydim, o ağaçtan nah inerdim!”
***
Kapitalist toplumlarda bireyler sıklıkla hırslarının ve kibrinin esiri olurlar, bu da genellikle kendi zararlarına yol açar. Herman Melville'in bu eseri, bu gerçeği derinlemesine inceler.
Hikayede, başkarakter mesleği katiplik olan Bartleby'in bürosunda çalıştığı avukatın, kibrinin ve içsel huzursuzluğunun, onun için trajik sonuçlar doğurmasını izleriz. Bu avukat Bartleby'i kıskanır.
Katip Bartleby'in çalıştığı avukatla arasındaki çekişme, rekabet ve kıskançlık, hikayenin önemli bir temasını oluşturur. Avukat, Bartleby'in isteksizliği ve pasif direnişi karşısında kendi otoritesini sorgulamaya başlar, bu da onun içsel çatışmalarına yol açar. Avukat, Bartleby'in duruşunu anlamakta zorlanırken, aynı zamanda onunla rekabet halindedir çünkü Bartleby, sıradanlık içindeki rahatlığıyla avukatın kendi işleyişine meydan okur. Bu rekabet ve kıskançlık, hikayenin ilerleyen kısımlarında avukatın duygusal ve zihinsel açıdan zorlu bir yolculuğa çıkmasına neden olur.
Bartleby, sadece kendi yaptığı işi yapmaya istekli olduğu için, diğer işlerle meşgul olmayı reddeder ve sonunda işsiz kalır. Onun pasif direnişi, kapitalist sistemin mantığına karşı bir başkaldırı olarak okunabilir; ancak, bu başkaldırı sonunda kendi içine kapanmasına ve toplumdan uzaklaşmasına neden olur. Benzer şekilde, birçok insan da kapitalist toplumun rekabetçi doğasına uyum sağlamak için sürekli daha fazlasını isteme hırsına kapılır ve kendi mutluluğunu ve sağlığını göz ardı eder.
Sonuç olarak, Melville'in eseri, bireylerin hırslarının ve kibrinin kendilerine zarar verdiği ve kapitalist toplumun bu zararı artırdığı gerçeğini vurgular.
·
59 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.