Gönderi

111 syf.
5/10 puan verdi
·
Read in 6 days
1936’da Selanik’teki bir mülteci kampında doğan Andreadis’in hem anne, hem baba tarafından kökeni Trabzon. “Pontos’taki Evim”de, kampta geçirdiği çocukluk yıllarında büyükannesinin kendisine anlattığı aile tarihini ve 20li yaşlarının başında dinlediği bu hikayelerin peşinden köklerini aramak amacıyla Karadeniz bölgesine gelişinin hikayesini anlatıyor. Yorgo Andreadis benim için ilginç bir yazar. Son derece sıradan bir üslupla, özensiz tutulmuş bir günlük tadında yazıyor eserlerini; daha önce okuduğum “
Neden Kardeşim Hüsnü
Neden Kardeşim Hüsnü
” de böyleydi. Otobiyografik eserler her ikisi de; ancak zaten bir olay örgüsü ve ilgi çekici bir hikayesi olmadığı gibi yazarın kalemi de çok zayıf. Bu toprakların birkaç kuşak geçmişini kazısanız altından çıkacak dinler, kültürler mozaiğine dair çok daha iyi hikayeler, romanlar okuduğum için beni etkilemedi. Ancak yaşananların unutulmaması ve sonraki kuşaklara aktarılabilmesi için, kuşku yok ki, bir kaynak. “Madem beğenmiyorsun, o zaman neden Yorgo Andreadis okuyorsun?“ derseniz… Ülkemize sık seyahatlerinden şüphelenildiği için 1998 yılından itibaren Türkiye’ye girişi yasaklanmış ve bu yasağın iptali için aralarında Yaşar Kemal, Vedat Türkali, Gülten Akın, Adalet Ağaoğlu, Murat Belge, Celal Başlangıç ve Baskın Oran’ın da olduğu entellektüellerce imza toplanmış bir yazar kendisi. Her zamanki gibi entellektüellerimizin desteği bir işe yaramamış -belki de ters tepmiş-, ve yazar maalesef ölene kadar aslında ana-baba vatanı olan Türkiye’ye bir daha gelememiş. Benim ilgimi, bunca başarılı kalemin kendisine verdiği destek ile çekiyor. İkidir bunu yazarın bir nevi takdir edilmesi gibi değerlendiriyordum, ama artık anladım ki sebep bu değil -olamaz yani-: Sebep, 90 sonrası doğan kuşakların bilmediği, ancak 60lardan -90ların ortasına kadar akşam haberlerinin en önemli parçasını oluşturan Türk-Yunan gerilimi ardında gizli olmalı. Her iki tarafın politikacılarının beceriksizliklerini örtme niyetiyle sürekli kışkırttığı, orduların da bilinçli olarak düzenli olarak arttırdığı bu gerilim, o dönem toplumlarında “düşman komşu“ algısı yaratmıştı. Her iki ülkenin de birbirinden toprak talebi olduğu ve her an diğerine saldıracağı korkusu ile uyutulan en az bir kuşak yetişti. Entellektüellerin desteği işte tam da bu dönemde, hatta Zülfü Livaneli’nin de bu kadar ön plana çıktığı o dönemde; belli ki Andreadis’in yazarlığına bir onay olmaktan ziyade, kendisine yapılan zulmün son bulması amacıyla verilmiş. İşe yaramasa da, iyi ki verilmiş. Bu toprakları kazısak altından çıkacak mozaik dedim ya… Edebi değerinden bağımsız olarak bu eserleri okumak, işte o tarihi öğrenmek ve sonraki kuşaklara bizim ağzımızdan aktarabilmek için önemli. Bu yüzden, elinize geçerse yine de okumanızı tavsiye ederim.
Pontos'taki Evim
Pontos'taki EvimYorgo Andreadis · Belge Yayınları · 20075 okunma
·
177 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.