Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Güney cephesinde başlayan İngiliz taarruzu sonucu Halep dahil güney vilayetleri İngilizlerin eline geçerken, Batı cephesinde Bulgaristan da savaştan çekildi. Enver Paşa savaşa devam etmek isterken, Sadrazam Talat Paşa ve diğer İttihatçı önderleri ise yenilgiyi kabullendi. Enver Paşa'ya bir türlü ısınamadığını anımsadı: "Mustafa Kemal'in umumi kâtibi Hasan Rıza Soyak'ın babası Necip Bey, Üsküp eşrafından pek dürüst bir efendi idi. 1908 hürriyet savaşından önce, İttihatçılarla münasebette bulunduğu vakit, Enver Bey de ona defalarca misafir olmuştu. Kendisini pek sayar, gördükçe elini öperdi. Bir sultanla evlendikten sonra da eşini yabancı erkek olarak yalnız onun yanına çıkarmıştı. İttihat ve Terakki umumi merkezi Birinci Dünya Savaşı'nın son yılında artık zaferden tama- mıyla umut kesmişti. Rusya da yıkıldığına göre, tekli barış yapma imkânı aramak fikri hepsini sarmıştı. Fakat Enver Paşa'ya bu bahsi açmaya hiçbirinin cesareti yoktu..." O yıllarda Necip Bey'i merkeze çağırmışlardı. Durumu ve düşündükleri son çareyi anlattıktan sonra: "Dinlese dinlese, seni dinler. Bir vatan vazifesidir, teşebbüs et" dediler. Necip Bey, Enver'in yalısına gideceği günün sabahı, evdekilere: "Bugün çok ehemmiyetli bir vazife yapmaya gidiyorum, inşallah muvaffak olurum" dedi. Enver Paşa kendisini öğle yemeğine alıkoydu. Sofrada Necip Bey bahsi açtı, dili döndüğü kadar konuştu. Enver sonuna kadar dinledikten sonra: "Vah Necip Bey vah!" dedi. "Seni de zehirlemişler. Sen ki maneviyata inanırsın, bilmiş ol ki ben Allah tarafından büyük Türk hakanlığını kurmaya müekkelim. (Vekil edilen kimse.) Git evinde rahat uyu!" Necip Bey eve döndüğü vakit, şöyle dedi: "Eğer bu adam Harbiye Nazırı, Başkumandan Vekili ve Yaver-i hazret-i şehriyari olmasa, yeri doğrudan doğruya tımarhanedir."
·
70 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.