Gönderi

168 syf.
6/10 puan verdi
Üniversitede öğretim üyesi olan bir kadının sıradan hayatına gittiği mekanlar üzerinden tanık oluyoruz. Gittiği mekanlarda geçmişe doğru yapılan geri dönüşlerle hayatı sorguluyor. Şu an bulunduğu yer ile olabileceği yerleri kıyaslıyor. Okurken büyük bir beklenti ile okudum. Acikcasi biraz sıradan buldum kitabı. Yazarın dili basit ve anlaşılır. Benzetmeler çok basit ve yavan. Pek beğenmedim acikcasi... Alintilar= Yetişkinliğimde bazı alışkanlıkları geride bırakmayı öğrendim, uzaklaşmanın, yavaşlamanın gerekliliğini anladım. Bu sabah evden çıkmam neden bu kadar uzun sürdü? Nasıl oluyor da bunda bile bocalıyorum? Uyanmak giderek daha da zorlaşıyor, hemen hareketlenemiyorum, tepki veremiyorum, dikkatimi toparlayamıyorum. Bugün sıradan bir güne hazırlanırken ipin ucunu kaçırıyorum ve ne seçeceğimi umursamasam bile dolabın önünde kararsızlık çekiyorum. Keyfini çıkarmadan ayakta kahvaltı ediyorum, elma dilimliyorum ama dilimleri tabağa koymadan yiyorum, canım ikinci bir kahve çekiyor mu bilmiyorum, kendimi huzursuz hissediyorum, neyin ucundan tutacağımı bilemiyorum. Böylece on beş dakika geçiyor, sonra bu yarım saat oluyor Beklenmeyenden kaçış yoktur. Hayat, günbegün yaşanır." Rahatsız sessizliğe, evden çıkarken kapatmadığım ışığa ve radyoya rağmen yalnızlıktan memnun olduğumu, zamanımın ve mekânımın efendisi olmanın bana iyi geldiğini söylesem annem bana ikna olmuş gibi bakmaz, yalnızlığın bir yoksunluktan başka bir şey olmadığını söylerdi. Bu konuda kafa yormak boşuna; kendime yonttuğum küçük tatminler onun aklına yatmaz. Bana düşkün olmasına rağmen bakış açımla ilgilenmiyor ve işte bana gerçek yalnızlığı öğreten de aradaki bu uçurum oluyor. Sonra ansızın, bir solukta, o hep parlak bakışlarıyla şöyle diyor: "İnsan evini değiştirince hep bir şeyler kayboluyor. Her taşınma insana ihanet ediyor, aldatıyor.." Seni şehrin orta yerinde, ölülerle çevrelenmiş olarak buluyorum: süslenip posta kutuları gibi yan yana toprağa verilmiş ruhlar. Ama sen her zaman kendi köşene çekilmiş olurdun. Kendi krallığında, azade yaşamayı yeğlerdin Her yer değiştirişimde derin bir hüzne kapılırım. Anıların, acıların, hazların birbirine dolandığı bir yeri ardımda bıraktığım için dertlenmem aslında. Beni sarsan, değişimin kendisi; vazonun içindeki suyun sallanıp bulanması gibi. Ona göre huzur insanın içeride, yer değiştirmeden, aşina olduğu ortamda, kendi yuvasında kalmasındaydı. Senede bir kez hava değişikliği yapmak hiç de fena olmuyor. Asla aynı yere gitmiyorum, bağ kurmaktan ve bağımlı olmaktan hoşlanmıyorum. Böylelikle gündelik hayattan uzaklaşmanın yanı sıra, kendimi ait olduğum aileden ve gençliğimden de uzaklaşmış hissediyorum. Evime güvenmiyorum, orası dağınık, bir şey bulmak mümkün değil, kendimi bile bulamıyorum.
Olduğum Yer
Olduğum YerJhumpa Lahiri · Domingo Yayınları · 2022524 okunma
·
41 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.