Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Giderek daha yakına yaklaşarak çıplak vü- cudunu, onun, onu ne kadar çok istediğini gizleye- meyen vücuduna, sırılsıklam olmuş pantolonuna ve gömleğine yapıştırdı. Onun dudaklarından dökülen inlemeleri, iç çekmeleri ve mırıldanmaları duymak istiyordu. Kalçasını ona sürttüğünde Clay inledi. Ses oldukça seksiydi ama bundan çok daha faz- lasıydı. Bu ses onun tamamını istediğini söylüyordu ona, sadece vücudunu değil, kalbini, zihnini ve geç- mişine yapışmış, arada sırada şimdiki zamanda yüz- lerini gösteren ve boğazlarına dayanan, beraberinde getirdiği bütün sıkıntıları istiyordu. Bu sıkıntıları tıp- kı onu kabul ettiği gibi hiçbir soru sormadan kabul etmiş, sorunlarını beraberinde getirmesine rağmen, onların büyüklüğünden korkmadan onun yanında ol- muştu hep. "Sen," diye tekrar etti Julia nefes almak için ay- rıldıkları zaman, bir şekilde söyleyebildiği tek şey bu oldu. Sözler çok fazla geliyordu, tamamen tükenmiş- ti ve yapabileceği tek şey bu aşkı, bu geleceği, onun- la olan bu koşulsuz kabulü hissetmekti. Clay güçlü ellerini onun vücudunda gezdirerek önce omuzlarına, sonra beline, sonra da kalçasına indi, sanki mümkünmüş gibi onu daha da yakınına çekti. "Sen ve ben," diye mırıldandı. "Sen ve ben, sonsuza dek." Uzanarak eline biraz şampuan aldı, sonra kadını- nın saçlarını köpürttü, güçlü elleriyle masaj yaptı ve onu suyun altına iterek bütün buklelerini, vücudunun tamamını, parmaklarına kadar her yerini baştan aşa- ğı yıkadı. Sonra onun çıplak, ıslak bacaklarını öptü, dudaklarıyla baldırlarına, diliyle diz kapaklarının ar- kasına, ağzıyla kalçalarına dokundu. Daha da yukarı çıkarak göbeğinin de aynı sevgiyi aldığından emin oldu, göğüslerini, boynunu ve dudaklarını öptü. "Teşekkür ederim," dedi Julia, onun koyu kahve- rengi gözlerine bakarak. Clay ona o kadar büyük bir sevgi ve şefkatle bakıyordu ki, içini kaplayan, kal- bine, zihnine ve vücuduna dolan bütün bu hislerden dolayı patlayacağını düşündü. Her şeyi onundu. "Be- nimle beraber olduğun için teşekkür ederim." Clay onun boynunu öptü. "Hayır, benimle bera- ber olduğun için ben sana teşekkür ederim." Clay'in ıslak kıyafetlerini çıkarmasına yardım etti, bütün giysiler çıktığında, onun muhteşem çıp- laklığına hayranlıkla bakakaldı. "Seni böyle gören tek kişi benim," diye fısıldadı bir kez daha şanslı his- sederek. "Öylesin." On dakika sonra kurumuş, nemlendirilmiş ve çıplak bir şekilde yatakta yatıyordu. Clay de yorga- nın altında ona katılarak kollarını onun beline doladı. "Clay?" diye sordu Julia. "Efendim?" "Bana sadece sarılmanı istesem sorun olur mu?" "Hiç olmaz." Onun, o çok sevdiği derin, pürüzlü sesi ade- ta üzerinden akarak kalbinin içine yerleşti yeniden. "Bu arada, odaya nasıl girdin?" diye sordu, gözlerini kapattığında bile içi merakla doluydu. Clay güldü. "Komik bir hikâye ama Mor Kar Küresi'ni kullandım." Gülme sırası Julia'ya gelmişti. "Mor Kar Küresi'ni kullanmayı nasıl başardın ki?" "Sana, bugün vermeyi planladığım, üzerinde mor bir içki kadehi olan bir kolye almıştım. Kolye Brent'teydi, hatta beni daha önceden arayan kişi mü- vekkilim değil, Brent'ti. Sana sürpriz yapabilmem için kolyeyi bana getiriyordu ve senin çığlığını duy- duğumda cebimde olan tek şey oydu." "Vay canına, demek beni bir Mor Kar Küresi'yle kurtardın." "Aslında daha çok kopçasıyla."
Sayfa 202
·
77 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.